Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Başa Gelen Ve Gelecek Işler Için Yapilacak Dua
#1
BAŞA GELEN VE GELECEK İŞLER İÇİN YAPILACAK DUA


Bil ki, daha önceki bölümlerde anlattığım duâ ve zikirler, her gün sıra üzere tekrarlanan şeylerdir. Fakat şimdi söyleyeceğim duâ ve zikirler, bir takım sebeb ve olaylar üzerindeki vakitler içindir. Bu itibarla bunlarda bir sıra gözetmesi yoktur.


İstihare Duası


312- Câbir ibni Abdillah´dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiği­ne göre şöyle demiştir:

"Resülüllah sallallâhu Aleyhi ve Sellem, her işimizde, bize Kur´an-dan sûre Öğretir gibi, îstihâre´yi öğretir, buyururdu:

Sizden biriniz, bir işi tasarladığı zaman (kararsızlık halinde iken), farz namazdan başka iki rekât namaz kılsın, sonra şöyle duâ etsin.

"Allâhümme innî estehîruke bi ılmike ve estakdiruke bikudretike ve es ´elüke min fazlike ´Lazım. Feinneke tagdîru ve lâ agdiru ve ta ´lem u velâ a´lemü ve ente allâmü´l-ğuyûb. Allâhümme in künte ta Iemü enne hâzel emra hayrım lîfîdînî ve meaşî ve âgıbeti emrî, âcili emrî ve âcilihî fagdür-hü lî ve yessirhü lî sümmebârik lîfîhi ve in künte ta ´îemü enne hâzel emra şerrun lifi dînî ve meaaşî ve aagıbeti emrî aadli emrî ve âciîihî, feasrifhü annî vagdürliyel hayra haysü kâne sümme razzınî bihî.

(Allah´ım! Senin ilminle Senden hayır istiyorum. Senin kudretinle Sen­den güç istiyorum ve Senin büyük fazlından Senden istiyorum: çünkü Se­nin gücün yeter, benim gücüm yetmez; Sen bilirsin, ben bilmem ve Sen gayıblan hakkıyla bilensin. Allah´ım! Eğer bu işin, dinim, geçimim ve işi­min sonu için hayırlı olduğunu biliyorsan, (yahud işimin dünya ve âhiret için hayırlı olduğunu biliyorsan) onu bana takdir et. Sonra da onda bana bereket ver. Eğer bu işin, dinim için, geçimim ve işimin sonu için kötü olduğunu biliyorsan (yahud dünya ve âherit İşim için kötü olduğunu bili­yorsan), onu benden sav ve bana hayır nerede ise onu takdir et. Sonra da o işe beni razı kıl). Bu duayı yaparken dileğini de insan söyler (diye Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, buyurmuştur). [1]

Alimler demiştir ki, şu anılan duâ ve iki rekât namazla istihare yap­mak müstahabdır. Nafile namazla olduğu gibi, müekked sünnetlerle, Tahiyye-i Mescid namazı ile ve diğer nafilelerle de olur. Birinci rekâtta Fatiha´dan sonra "Kâfirûn" ve ikinci rekâtta "îhlâs" sûreleri okunur. Eğer namaz kılamıyacak bir durum olursa, yalnız duâ ile istihare yapılır. Bu duaya, Allah´a hamd ederek, Peygambere de Salâtü Selâm getirerek başlayıp yine bunlarla bitirmek müstahabdır.

Zikredilen sahîh Hadîsin açık ifadesinden anlaşıldığı üzere, her iş için istihare yapmak müstahabdır. istihare yapıldıktan sonra da, kalbe gelen ferahlık uyarınca iş yapılır. En iyisini Allah bilir.

313- Ebu Bekir´den (Radiyallahu Anh) zayıf bir isnadla rivayet edildiği­ne göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir iş yapmak istediği za­man şöyle buyururdu:

"Allah´ım, bana (bu işi) hayırlı yap ve hayırlı olanı takdir et."[2]

314- Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:" Ey Enes! Bir iş tasarladığın zaman, o iş için yedi defa Rabbine İstihare et sonra, kalbine geçene bak; çünkü hayır oradadır."[3]


Şiddet Sıkıntı Ve Felâket Anlarında Okunacak Dualar Ve Zikirler


315- Ibni Abbas´dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sıkıntı anında şöyle derdi:

"Lâ ilahe illâllâhu´l-azîmu´l-halîmü. Lâ ilaheillâllâhu rabbü´l-arşi´i-azıtni. Lâ ilahe illâllâhu rabbü´s-semâvâti ve rabbu´1-arzı. Rabbu´I-arşi´l-kerîm"

(Halım olan, büyük olan ANah´dan başka ilâh yoktur. Büyük Arş´in Rabbi olan Allah´dan başak ilâb yoktur. Göklerin ve yerin Rabbı olan Allah´dan başka ilâh yoktur; O, kerîm olan Arş´ın Rabbıdır)." Müslim´­in rivayetinde: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e Üzüntü veren bir iş geldiği zaman bu duayı okurdu," şeklindedir.[4]

316- Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e üzüntü ve keder veren bir iş geldiği zaman şöyle derdi:

"Ya hayyu yâ kayyûmu birahmetike estağîsü." (Ey Hayy ve Kayyûm olan (ölmeyen ve her şeyi idare eden Allah), rah­metinle Senden yardım istiyorum...)"[5]

317- Ebû Hüreyre´den (Radıyaiîahu Anh) rivayet edildiğine göre, Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e bir iş üzüntü verdiği zaman, başını göğe kaldırıp buyururdu:

"Sübhânellâhi´l-azîmi."

(Yüce olsm ARah, sütün noksanlıklardan münezzehtir)" Fazla duâ edince de:

"Yâ hayyu, yâ kayyûmu" der idi.[6]

318- Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in en çok yaptığı duâ şu idi:

"Allâhümme âtinâ fi d-dünyâ haseneten ve fi´1-ahirati haseneten ve kına azâbe´n-nâr."

(Allah´ım! Bize hem dünyada iyilik ver, hem âhirette iyilik ver ve bizi ateş azabından koru!)

Müslim, rivayetinde ziyade yaparak demiştir ki: Enes, bir davet ve iş için duâ etmek istediği zaman bu duayı yapardı.[7]


Şiddet, Sıkıntı Ve Hastalar İçin Okunacak Duâ


319- Abdullah ibni Cafer´den, o da Hazreti Ali´den (Radıyallahu Anh) rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: "Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem, bana şu sözleri telkin etti ve bana şiddet ve sıkıntı hali geldiği zaman onları söylememi bana emretti:

"Lâ ilahe fflâüâhu´l-kerîmu el-anmü sübhânehu tebârekellâhu rabbu´l-arşi´l-azîmi. Eihamdü lilîâhi rabbi´î-âlemîn.

(Büyük olan, Kerîm olan Allah´dan başka ilâh yoktur. O, noksanlık­lardan münezzehtir. Büyük Arş´ın Rabbı olan Allah her şeyden yücedir Hamd, âlemlerin Rabbı Allah´a mahsustur)." Abdullah ibni Cafer, bu sözleri telkin edip öğrettirdi ve ateşli hastaya bunları üfürürdü. Ayrıca kızlarından yabancılarla evlenene bunları öğretirdi.[8]

320- Ebû Bekre´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resû­lüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Üzüntü ve sıkıntılı kimsenin duaları şunlardır:

Allâhümme rahmeteke ercû, felâ tekilnîiîâ nefsî tarfete aynin ve as-Hh lî şe´nî küllehû. Lâ ilahe illâ ente.

(Allah´ını! Senin rahmetini istiyorum; göz kırpması kadar bir zaman beni nefsime bırakma ve bütün halimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur)"[9]

321- Ümeys´in kızı Esma´dan (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana buyurdu: "Sıkıntı ve üzüntü zamanında söyleyeceğin sözleri sana öğreteyim (Şöyie dersin):

"Allahu Allâhu rabbî, lâ üşrikü bihî şey´en."

(Benim Rabbîmdir Allah Allah, O´na hiç bir şeyi ortak koşmam) "[10]

322- Ebû Katade´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sıkıntı ve musibet anında, âyetelkürsiyyi ve bakare süresinin son ayetlerini oku­yan kimseyi, Allah Azze ve Celle kurtarır."[11]

323- Sa´d ibni Ebî Vakkas´dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in şöyle dediği-ni işittim.

"Ben bir söz biliyorum; onu söyleyen bir dertliden muhakkak sıkıntı açılır gider. Bu da, kardeşim Yunus´un (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü mine´z-zâlimîn." diye yutulduğu balığın karanlık karnındaki duâsıdir. (Senden başka bir ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine zul­medenlerden oldum). "[12]

Bu hadîsi Tirmizî, Sa´d Hazretlerinden rivayet etti ve Sa´d dedi ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

"Zü´n-Nûn (Yûnus Aleyhisselâm), balığın karnında iken Rafebine et­miş olduğu dua şu idi:

"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü mine´z-zâlimîn."

(Senden başka ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine zulmedenlerden oldum.) Herhangi bir şey hakkında bu dua­yı yapan müslüman bir adamın, muhakkak duasını Allah kabul eder."


İnsan Korktuğu Yahud Korkutulduğu Zaman Okuyacağı Dualar


324- Sevban´dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´i bir şey korkuttuğu zaman buyururdu:

"Hüvellâhu, Allâhu rabbî lâ şerîke leh." (Büyük Allah, Rabbimdir Allah. Onun ortağı yoktur)."[13]

325- Amr b. Şuayb´ın dedesinden rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, korkudan korunmak için şu sözleri onlara öğretirdi:

"Eûzü bikelimâtillâhi-ttâmmeti min gazabihi ve şerri ibâdihi ve min hemezâti´ş-şeyâtîni ve en yahdurûni,"

(Allah´ın gazabından, kul Sarının şerrinden, şeytanların dürtüşlerinden ve yanımda bulunmalarından Allah´ın tam kelimelerine (Kur´an´ına) sığınırım)"[14]

Abdullah ibni Amr, bu kelimeleri olgunluk çağındaki oğullarına öğre­tirdi ve küçükler için de onları yazıp üzerlerine takardı.


Üzüntü Yahud Bir Keder İsabet Edince Okunacak Dualar


326- Ebû Musa Ei-Eş´ârî´den (Radıyalîahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seîlem şöyle buyurdu: "Kime bir keder yahud bir üzüntü İsabet ederse, şu kelimelerle duâ edip söylesin.

"Ene abdüke ibnüabdike, ibnü emetike, fîkabzatike. Nâsiyetî biyedike. Mazın fiyye hükmüke. Adlün fiyye kazâuke. Es´elüke bikülli İsmin huve leke, semmeyte bihînefseke ev enzeîtehû fîkitâbike evallemtehû ehaden min halkıke ev iste´serte bihî ilmi´1-ğaybi indeke en tec´ale´î-kur´âne nura sadrı ve rebîa kalbî ve celâe hüznf ve zehâbe hemmî.

(Senin kudretin altında, ben Senin kulunum, erkek kulunun ve dişi kulunun da oğluyum. Boynum Senin kudret elindedir. Hükmün bana ge­çerlidir. Hakkımdaki hükmün adalettir. Kendim adlandırdığın özüne has bütün isimlerle, yahud kitabında indirdiklerinle yahud yaratıklarından bi­rine öğrettiğin isimlerle yahud katında seçtiğin gayb ilmindeki isimlerle Senden istiyorum ki, Kur´ân´ı göğsümün nuru, kalbimin n eş´esi, kederi­min izalesi, üzüntümün gidişi yapasın.) Peygamberin bu sözleri üzerine meclisteki adamlardan biri:

- Ey Allah´ın Resulü! Asıl aldanmış olan, bu sözleri söylemediğinden aklanandır.

Peygamber:

- Evet,´ bunları söyleyiniz ve onları öğretiniz; çünkü bunları, taşıdıkları manalardaki şeyleri isteyerek söyleyenin, Allah üzüntüsünü giderir ve ferah­lığını uzatır, buyurdu."[15]


Bir Tehlikeye Düşünce Okunacak Duâ


327- Hazreti Ali´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah buyurdu:

"Ey Ali! Bir tehlikeye düştüğün zaman söyleyeceğin bir takım sözleri sana öğreteyim mi Ben dedim ki:

- Evet; Allah beni sana feda kılsın... Buyurdular:

- Bir tehlikeye düştüğün vakit şunları söyle:

"Bismillâhi´r-rahmâni´rrahîm, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi´l-aîıyyi´1-azîm."

(Rahman ve Rahîm olan Allah´ın adıyla... İbâdetlerde başarı ve kö­tülüklerden korunma ancak yüce ve büyük olan Allah´ın kuvvet ve kud­ret iyled ir.) Bu sözler sebebiyle Allah Teâlâ, dilediği belâ çeşitlerini uzak­laştırır. "[16]



Bir Toplumdan Korkanın Okuyacağı Duâ


328- Sahîh bir isnadla Ebû Musa El-Eş´ârî´den (Radıyallahu Anh) ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir toplum­dan (bir kavmin şerrinden) korktuğu zaman buyururdu:

"AUâhümme innâ nec´alüke fınuhûrihim ve neûzü bike min şurûrihim." (Allah´ım! Düşmanların kötülüklerini defetmeni Senden istiyoruz ve kötülüklerden Sana sığınıyoruz.)"[17]


Saltanat Sahibinden Korkanın Okuyacağı Duâ


329: İbni Ömer´den (Radıyailahu Anhüma) rivayet edildiğine göre de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bir sal­tanat sahibinden yahut başkasından korktuğun zaman söyle:

"Lâ ilahe illâllâhu el-halîmu el-hakîmu sübhâneüâhi rabbi´s-semâvâti´s-seb´i rabbi´l-arşi´l-azîmi lâ ilahe illâ ente azze cârüke ve ceîle senâüke.

(Hafim ve Halân olan Allah´dan başka ilâh yoktur. Büyük Arş´in Rab-bı olan, yedi göğün Rabbi olan Allah, bütün noksanlıklardan münezzeh­tir. Senden başka ilâh yoktur. Sana sığınan azizdir ve Senin övgün bü­yüktür.) "[18]

Bundan önceki bölümde geçen Ebû Musa´nın naklettiği hadîsi söyle­mek müstahabdır.


İnsanın Düşmanına Bakınca Okuyacağı Dua


330: Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bir savaşta idik. Düşmanla karşı­laşınca, onun şöyle buyurduğunu işittim:

"Yâ Mâlike yevmi´d-dîn. İyyâke a´budu ve iyyâke esta´înu" (Ey hesab gününün sahibi! Ancak Sana ibâdet ederim ve ancak Senden yardım isterim)" Ben bir takım erkekler gördüm ki, yere seriliyorlardı. Onlara önlerinden ve arkalarından melekler vuruyordu.

Aynı zamanda geçen Ebû Musa´nın (Radıyallahu Anh) hadîsini oku­mak müstahabdır.


İnsanın Karşısına Şeytan Göründüğünde Yahud Ondan Korktuğunda Okuyacağı Dualar


Allah Teâlâ buyurur: "Şeytandan bir vesvese seni dürtüklerse, Allah´a sığın. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."[19]

Yine Allah Teâlâ buyurur: "Sen Kur´ân´ı okuduğun zaman, ahirete iman etmeyenlerle senin aranda engel olan bir perde yaparız."[20]

Uygun olan, istiâze yapmak (Eûzü Billahi Mineşşeytânirracîm, demek) sonra Kur´ân´dan kolaya geleni okumaktır.

331- Ebu´d-Derdâ´dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaza durdu. Biz şöyle dediğini işittik:

"Eûzü billahi minke"

(Senden Allah´a sığınırım). Sonra üç defa buyurdu:

"El´anüke bilânetillâhi"

(Seni Allah´ın laneti ile lanetlerim). Sonra eliyle bir şey alır gibi elini açtı. Namazı bitirip namazdan çıkınca sorduk:

- Ey Allah´ın Resulü! Bundan önce, söylediğini duymadığımız bir şeyi namazda söylediğinizi işittik Bir de elinizi açtığınızı gördük Buyurdular: - Allah´ın düşmanı İblis, yüzüme atmak için bir ateş parçası ile geldi. Ben üç defa, senden Allah´a sığınırım, dedim. Sonra şöyle söyledim: Al­lah´ın noksansız laneti ile seni lanetlerim. O üç defa duraklayıp geri çekildi. Sonra ben onu yakalamak istedim. Vallahi, kardeşim Süleyman´ın (aley-hisselâm) duası olmasaydı, o bağlı kalacaktı da, Medine halkının çocuk­ları onunla oynayacaklardı."[21]

Ben derim ki: Şeytanla karşılaşma halinde, ezan okumak uygun olur; çünkü Müslim´in Sahihinde, Ebû Salih´in oğlu Süheyl´den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Babam (Ebû Salih), beni Harise oğullarına gönderdi. Yanımızda da bir arkadaşımız yahud bir kölemiz vardı. Arkadaşımıza, çit arkasındaki bostandan biri, adını vererek seslendi. Yammdaki arkadaş dönüp çit üzerinden baktı, bir şey göremedi. Ben bu olayı babama anlattım. Babam şöyle dedi: Senin böyle bir şeyle karşılaşacağını bileydim, seni gön­dermezdim. Ancak, sen böyle bir ses işitirsen, ezan oku; çünkü Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in şöyle buyurduğunu anlatan bir hadîsi, Ebû Hüreyre´den (Radıyallahu Anh) işittim: "Şeytan, ezan okunduğu zaman dönüp kaçar."


İnsanın Mağlüb Olduğu (Yenildiği) Bir İşte Okuyacağı Duâ


332- Ebû Hüreyre´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Kuvvetli olan mümin, zayıf müminden daha hayırlıdır ve Allah Teâlâ´ya daha sevimlidir. Bununla beraber her birinde hayır vardır. Sen kendine fayda vereni iste ve Allah´dan yardım dile, asla acizlik gösterme. Başına bir iş gelirse: Ben şöyle yapmış olsaydım, şu ve bu olurdu, deme. Ancak de ki, Allah takdir etti ve dilediği oldu. Çünkü "Eğer" sözü, şeytanın işini açar."[22]

333- Mâlik oğlu Avf´dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iki adam arasında (bir dava için) hüküm verdi. Aleyhine hüküm verilen adam dönünce:

"Hasbiyeîlahu ve nîğme´l-vekîl"

(Allah bana yeter; O ne güzel vekil..,) dedi. Bunun üzerine Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Allah Teâlâ, acizliği kötüler; ancak sen tedbirli ol (gayretli ol). Bir işte yenildiğin zaman:

"Hasbiyellâhu ve m´me´l-vekîl" de..."[23]


Zor Bir İşle Karşılaşınca Okunacak Dua


334- Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Allâhümme lâ sehle illâ mâ cealtehû sehlen ve ente tecalü´l-hazne izi şi´te sehlen"

(Allah´ım! Senin kolay kıldığından başka bir kolay yoktur. Sen dilediğin zaman, zor (sert ve katı) oianı, kolay ve yumuşak yaparsın."[24]


Geçim Sıkıntısında Okunacak Duâ


335- îbni Ömer´den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Birinizde geçim darlığı olunca, evden çıktığı zaman şöyle demekten sizi alıkoyan nedir (neden bunları söylemiyorsunuz)

"Bismillâhi ala nefsî ve mâlî ve dînî. Allâhümme raddinî bikazâike ve bâriklîfîmâ kuddirelîhattâ lâ uhibbe ta´cîlemâ ahherte velâ te´hîre mâ accelte."

(Nefsim, malım ve dinim için Allah´ın adıyla yardım Merim. Allah´­ım! Senin kazana (hükmüne) beni razı kıl ve bana takdir edilende bana bereket ver ki, geciktirdiğini ivedilemeyi ve ivedilediğini de geciktirmeyi istemeyeyim."[25]


Afetleri Defetmek İçin Okunacak Duâ


336- Mâlik oğlu Enes´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Allah Azze ve Celle bir kula, ehli, malı ve çocuğu hakkında bir nimet vermiştir de, o kul:

"Mâ şâallâhu îâ kuvvete illâ biîlâh."

(Allah´ın dilediği olur, kuvvet ancak Allah´ındır) demiştir; artık o ku­lun, onlar hakkında ölümden başka bir âfet görmesi olamaz."[26]


Az Yahud Çok Bir Musibete Uğrayanın Okuyacağı Duâ


Allah Teâlâ buyurur: "Kendilerine bir musîbet değdiği zaman, Biz al-lah´dan geldik ve ona döneceğiz, söyleyen sabredicileri müjdele: Onlara, Rablerinden mağfiret ve rahmet vardır. Onlar, hidayete erenlerdir. "[27]

337- Ebû Hüreyre´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Her fe­na işten dolayı, her biriniz istirca yapsın (Innâ lillah ve innâ ileyhi râci´ûn (Biz Allah´dan geldik, yine O´na döneceğiz, desin). Öyle ki, ayakkabısı­nın (kopan) bağına varıncaya kadar... Çünkü bunlar, musibetler­dendir. "[28]


Borcunu Ödemekten Aciz Olan Kimsenin Okuyacağı Duâ


338- Hazreti Ali´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, bir, mükâteb (borçlu köle) kendisine gelip şöyle dedi: Ben azad olma karşılığı olarak ödeyeceğim borcumdan acziyete düştüm; bana yardım et. Hazreti Ali: Resûlüllah Sallalîahu Aleyhi ve Sellem´in bana öğretmiş olduğu bir takım sözleri öğreteyimmi ki, senin üzerinde dağ kadar borç olsa dahi, Allah onu sana Ödetir. Şöyle söyle:

"Allâhümmekfinî bihalâlike an harâmike ve ağninî bifadlike ammen sivâke."

(Haramına karşı beni halâlin ile yetindir, Allah´ım ve Senden başka­sından da, fazlınla beni müstağni kıl (Senden başkasına beni muhtaç etme)."[29]

Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir. Biz daha önce "Sabah ve Ak­şam Ne Söylenir ´ bölümünde, Ebû Davud´un, Ebû Sa´îd El-Hudrî´den rivayet ettiği bir hadîsi anlatmıştık. Ebû Ümame adındaki sahabî´ye, Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştu: Böyle namaz vakti dı­şında mescidde oturup ne düşünüyorsun buyurmuş ve o da: Ya Resûlal-Iah! Dertlerim ve borçlarım, demişti.(Bak. Hadis: 206) Onun içindeki duâ da bu münasebetle okunur.


Yalnızlıkta Okunacak Dualar


339- Velid b. Velid´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki: Ya Resûlallah! Ben kendimde yalnızlık hissediyorum (yalnız ba-şımayım) Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Yatağına girdiğin zaman

"Eûzü bikelimâtiîlâhit´tâmmeü min ğadabihi ve ikâbihi ve şerri ibâdihi ve min hemezâti´ş-şeyâtîni ve en yahzurûni."

(Allah´ın gazabından ve azabından, kullarının şerrinden ve şeytanların dürtüşlerinden ve benimle bulunmalarından, Allah´ın kitabına sığınırım.)

Artık (bunları söyleyince) kötü şeyler sana zarar vermez, yahud sana yak-Iaşmaz."[30]

340- Berâ b. Âzib´den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demiştir ki, yalnızlıktan Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e şikâyet eden bir adam, Peygamberin huzuruna geldi. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ona, şu sözleri çok söyle, buyurdu:

"Sübhâne´I-meliki´l-kuddûsi rabbi´l-melâiketi verrûhi. Cellelte´s-semâ-vâti ve´1-arzı bi´î-ızzeti ve´1-ceberûti

(Meleklerin ve Cebrail´in Rabbı olup noksanlıklardan münezzeh Allah, her şeyin sahibidir, her şeyden yücedir. Göklerle yer, O´nun kudret ve azameti ile yükselmiştir). Adam bu sözleri söyledi de, ondan vahşet git­ti. "[31]


Vesveseye Kapılan İnsanın Okuyacağı Dualar


Allah Teâlâ buyurur:

"Şeytandan bir dürtüş seni dürterse, hemen Allah´a sığın. Allah, her şeyi işitendir; her şeyi bilendir."[32] Allah´ın bize emrettiği ve edeb olarak öğrettiği en güzel Allah´a sığınmadır bu... (Euzü billahi mineşşeytânirra-cîm).

341- Ebû Hüreyre´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiş­tir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Şeytan birinize gelip der ki: Şunu kim yarattı, bunu kim yarattı; hatta Rabbmi kim yarattı diyesiye kadar... (Şeytanın vesvesesi bu duruma ulaşınca, o insan, şey­tandan Allah´a sığınsın (Eûzü billahi mineşşeytânirracîm, desin) ve bu dü­şünceden kaçınsın," Sahîh´deki diğer bir rivayet şöyle: "İnsanlar birbirleri­ne sorup dururlar: Bu yaratıkları Allah yarattı, Allah´ı kim yarattı denilin-ceye kadar... Kim, kendinde böyle bir hal sezerse:

"Amentü billahi ve rusulihi" desin. (Ben Allah´a ve Peygamberlerine îman ettim, desin)."[33]

342- Hazreti Aişe´den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Kim bu şey­tandan bir vesvese kendinde bulursa, üç defa:

"Amenna billahi ve birusulihi."

(Biz, Allah´a ve Peygamberine îman ettik) desin. Çünkü bunu söyle­mek, ondan vesveseyi giderir. "[34]

343- Osman ibni Ebi´l-Âsî´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır: Dedim ki, Ya Resûlallah! Şeytan, benimle namaz ve okuyuşum arasına girerek benim ibâdetimi karıştırıyor Resûlüllah Sal­lallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Bu şeytandır, ona "Hınzeb" denilir.

Bunu hissettiğin zaman, ondan Allah´a sığın ve (Euzü billâhimineşşeytânir-racîm, de) ve üç defa soluna tükür." Ben bunu yaptım da, Allah o şeytanı benden giderdi. Derim ki: Hınzeb yahud Hanzeb, bir şeytan adıdır. As­len, kokmuş bir et parçasına denilir.[35]

344- Güzel bir isnadla Ebû Rumeyl´den rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır: İbni Abbas´a kalbimde hissettiğim şey nedir dedim. Bana:

- Nedir o dedi. Vallahi onu söyleyemiyorum, dedim. Bunun üzerine bana şöyle buyurdu: Şübheden bir şey mi ve güldü". İlâve etti:

- Allah Teâlâ şu âyeti indirinceye kadar bundan kimse kurtulamamıştır: "Ey Peygamber, sana indirdiğimiz kıssalardan ve haberlerden bilfarz

şübhede isen, senden önce kitab okuyanlara sor. Yemin olsun ki, Rabbin-den sana hak gelmiştir. O halde sakın şübhe edenlerden olma."[36] Sen, kendinde böyle bir şey (şübhe) hissedersen, şu ayeti oku:

"Hüve´l-evvelü ve´1-âhiru ve´z-zâhiru ve´1-bâtmü vehüve bi külli şey´in alîm.

(O, her şeyin evvelidir, her şeyin âhiridir, eserleriyle meydandadır, zatı ile gizlidir. O, herşeyi bilendir)[37]

Üstad Ebu´l-Kâsım El-Kuşeyrî´nin (RahimehuIİah) risalesinde, Ahmed b.Atâ El-Rüzbarî´den (büyük imamdan Radıyallahu Anh) sahîh isnadla rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Temizlikte (abdest ve taharet işinde) çok titizlikle aşırı gidiyordum. Bir gece, çok su kullanıp döktüğüm halde kalbim yatışmadı ve içim sıkıldı. Dedim ki: Ya Rabbi! Afvını isterim, afvıni... Arkasından hafiften birinin şöyle dediğini işittim: "Bağışlamak ve afvetmek, gerçek olan bir şeyde olur (senin halin bir vesveseden ibarettir)." Bunu duyunca, o hal benden gitti.

Alimlerden biri de şöyle demiştir: Abdest, namaz yahud bunlar gibi işlerde vesveseye düşmüş olan bir kimsenin

"Lâ ilahe illallah"

demesi müstahabdır, çünkü şeytan bu zikri işitince, geri çekilip uzaklaşır. Zira:

"Lâ ilahe illallah"

zikrin başıdır. Bundan dolayıdır ki, hak yola girmeyi isteyenlerin terbiye­cisi olan bu ümmetin seçkinlerinden büyük şahsiyetler, "Lâ ilahe illallah" sözünü, zikir ehline tavsiye etmişler ve buna devam etmeyi emretmişler­dir. Ayrıca demişlerdir ki: Vesveseyi gidermekte en faydalı ilâç, Allah´ı zikre yönelmek ve bunu çok yapmaktır.

Büyük alim, Ahmed b.Ebû´l-Havarî demiştir ki, ben vesveseden, Sü­leyman Darânî´ye şikâyette bulundum. Bana şöyle dedi: Eğer vesvesenin senden kesilmesini istiyorsan, hangi vakitte kendinde onu hissediyorsan ferahlanıp rahat et. Zira sen ferahlanınca o hal senden kesilir. Çünkü mü­minin sevinmesinden daha çok şeytanı kızdıran şey yoktur; eğer vesvese edip kederlenirsen, sana keder ve vesveseyi çoğaltır.

Ben de derim ki, bu söz, bazı alimlerin söylediği şu sözü kuvvetlendi­rir: İmanı kemale eren kimse, vesvese ile müptelâ olur; çünkü hırsız, ha-rab bir eve girmez.


Delirene (Bunamışa) Ve Yılan Kırılana Okunacak Dualar

Fatiha Sûresinin Faziletleri:


344- Ebû Saîd El-Hudrî´den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine gö­re şöyle anlatmıştır:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in ashabından bir gurup se­ferlerinden bir sefere çıktılar. Nihayet Arab kabilelerinden bir kabileye indikleri zaman, onlardan misafir kabul edilmelerini istediler. Fakat ka­bile, onları misafir kabul etmedi. O kabilenin reisi de bir yılan tarafından ısırılmış bulunuyordu. Onun tedavisi için her türlü çareye baş vurdularsa da, hiç bir şey ona fayda vermedi. O kabile adamlarından biri dedi ki, şu misafir olmak isteyen adamlara gideydiniz, belki onlarda fayda vere­cek bir şey bulunur. Bunun üzerine adamlara gidip dediler ki: Ey cema­at! Bizim reisimiz yılan tarafından ısırıldı. Onun için her türlü çareye baş vurduk; fakat hiç bir şey ona fayda vermiyor. Acaba sizden birinizde fayda verecek bir şey var mı Ashabdan biri: Vallahi ben, okurum; fakat biz sizden misafir kabul edilmemizi istedik de, vallahi bizi konuklamadımz. Onun için bize bir mükâfat (ücret) vermedikçe size okuyuculuk yapmam, dedi. Bunun üzerine bir bölük koyun vermeleri şartı ile anlaştılar. Sonra adam gitti. Fâtiha´y* okuyup üfledi. Adam bağdan çözülür gibi huzura kavuştu ve yürümeğe başladı. Hiç bir ağrısı kalmadı. Onlar da, anlaştık­ları üzere ücretlerini (bir bölük koyunu) ashabı kirama verdiler. İçlerinden biri: bunları bölün, dedi. Hastayı okumuş olan: Hayır, yapmayın. Biz Pey­gamber Sallaîlahu Aleyhi ve Setiem´e gidelim de, olanı ona anlatalım. Bize ne emir buyuracak ona bakalım, dedi. Onlar topluca Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem´e vardılar ve ona olayı anlattılar. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu: O Fatiha Sûresinin rukye (şifa ayetleri) olduğunu sana kim bildirdi Sonra devam etti: isabet ettiniz, koyunları bölün ve sizinle beraber bana da bir pay ayırın; ve Peygamber Sallalahu Aleyhi ve Sellem gülümse­di." Bu rivayet Buharî´nin lâfzıdır ve rivayetlerin en mükemmelidir.

Bir rivayette şu lafız vardır: "Fatiha´yı okuyordu ve tükrüğü toplayıp (hastaya) püskürtüyordu. Adam da iyileşmişti."[38]

345- Abdurrahman b. Ebî Leylâ´dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki: "Bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e gelip demiştir: - Benim kardeşimde ağrı var Peygamber buyurdu:

- Kardeşinin ağırısı nedir

- Onda inme (bir nevi delilik) var, dedi. Peygamber:

- Onu bana gönder, dedi. Adam gelip Peygamberin önünde oturduktan sonra, Peygamber Salllalahu Aleyhi ve Sellem ona şunları okudu:

Fatiha sûresi, Bakara sûresinin başından dört ayet, Bakara sûresinin ortasından iki ayet (163,164. ayetler), Âyete´1-Kürsî, Bakara sûresinin so­nundan üç ayet (284, 285 ve 286. ayetler), Âl-i îmrân sûresinin başından bir kaç ayet ve aynı sûreden 18. ayet, ´raf sûresinden 54. ayet, Mü´minün sûresinden 116. ayet, Cin sûresinden 3. ayet, Saffat sûresinin başından on ayet, Haşir sûresinin sonundan üç ayet, İhlâs sûresi, Felâk ve Nâs sû-releri."[39]

346- Harice b. Salt´den, o da amcasından yapılan sahih bir isnadla rivayet edildiğine göre, Harice´nin amcası şöyle anlatmıştır: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e varıp müslüman oldum. Sonra geri döndüm ve bir kabileye uğradım. Yanlarında demir zincire bağlı deli bir adam vardı. Kabile halkı bana dediler ki, bize anlatıldığına göre senin bu arkadaşın (Peygamber) hayır üzere geldi. Sende bu hastayı tedavi edecek bir şey var mı Bunun üzerine, ben de ona Fâtiha´yı okudum. Adam da kurtuldu. Bana (tedavi karşılığı) yüz koyun verdiler. Ben Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e gidip durumu anlattım (bu koyunlara sahib olabilir miyim, dedim). Bana şöyle buyurdu:

"- Sen, ancak bunu mu söyledin " Bİr rivayette de: Bundan başka şey söylemedin mi " buyurdu. Ben:

- Hayır, başka şey söylemedim, dedim. Peygamber buyurdu: "Onları al (ye); ömrüm hakkı için batıl afsun ile yiyen kim. Sen hak

olan bir Rukye (tedavi) için yemiş oluyorsun."[40]

347- Diğer bir rivayete göre, Ebû Davud Harice´den, o da amcasından anlatarak şöyle demiştir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in huzurundan döndük de, bir arab kabilesinden birine vardık. Bize dediler ki, acaba sizde bir deva bulu­nur mu Yanımızda, bağlı bir akılsız vardır. Sonra bağlı olarak o akılsızı getirdiler. Ben de, üç gün sabah-akşam ona Fatiha sûresini okudum. Tük-rüğümü (ağzımda) topluyordum sonra (ona) püskürtüyordum. Sonunda bağdan çözülmüş gibi iyileşti. Buna karşılık bana mükâfat (ücret) verdi­ler. Ben, hayır, olmaz dedim. Onlar:

- Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e sor, dediler. Ben de ona sorunca, şöyle buyurdu:

"- Ye (hediyeyi kabul et). Ömrüm hakkı için, bâtıl afsun ile kim yiyor; sen hak olan bir rukyeden (tedaviden) yiyorsun."[41]

348- Abdullah ibni Mes´ud´dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, kendisi bir hastanın kulağına okudu da, hasta iyileşti. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona sordu:

"- Onun kulağına ne okudun "

Abdullah ibni Mes´ud dedi ki: Mü´minün sûresinin 115. âyetinden sûre­nin sonuna kadar (dört ayeti) okudum. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buna şöyle buyurdu:

"-Eğer bir adam tam bir inanç ve kesin bir bilgi ile bunları bir dağ üzerine okusaydı, dağ yok olurdu."[42]


Nazar, Büyü Ve Zehirli Haşerâta Karşı, Çocukları Ve Başkalarını Koruyucu Dualar


349- İbni Abbas´dan (Radiyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu kelimelerle istiâze ederek (kötülüklerden torunları) Hasan ve Hüseyin´i korurdu:

"Ü´îzükümâ bikelimâtillâhi´ttâmmeti min külli şeytanin ve himmetin ve min külli aynin lâmmetin."

(Her şeytandan ve zehirli haşerattan sizi Allah´ın kitablan ile koru­rum) Sonra derdi ki: İkinizin büyük dedesi (İbrahim Aleyhisselâm) da, bu kelimelerle İsmail´i ve îshak´ı kötülüklerden korundururdu." Allah´­ın Salât ve Selâmı hepsinin üzerine olsun..."[43]


Çıban, Sivilce Ve Bunların Benzerine Karşı Okunacak Dualar


350- Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in zevcelerinden birinden rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Parmağımda bir sivilce çıkmış olduğu bir zamanda Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana geldi. (Parmağımdan şikâyetimi dinleyince, bana) dedi ki: "Sende zerire (bir nevi kamış kırpıntısı) var mı " Sonra onu sivilcenin üzerine koydu ve ba­na, şöyle söyle dedi:

"Allâhümme musağğıre´i-kebîri ve mükebbire´s-sağîri. Sağğir mâ bî." (Ey büyüğü küçülten ve küçüğü büyülten Allah´ım! Bende olanı kü­çült) Sonra (sivilcem) sönüp gitti, "[44]

Zerire: Hindistan´dan tıb için getirilen bir nevi kamışın kırpıntısıdır.





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî. Ebü Dâvud. Tirmizî. Nesâî.

[2] Tirmizî. İsnadı zayıftır.

[3] İbn-i Sünnî. (Bunun isnadı garîbdir; raviler arasında tanınmayanlar vardır.

[4] Buhârı. Müslim. Tirmizi. Nesâî.

[5] Tirmizî.

[6] Tirmizî.

[7] Buharî. Müslim.

[8] Nesâî. îbn-i Sünnî. Ahmed b. Hanbel. îbn-i Hibbân.

[9] Ebû Dâvud.

[10] Ebû Dâvud. İbn-i Mâce.

[11] îbn-i Sünnî.

[12] ibn-i Sünnî. Nesâî. Tîrnıİzî. Hâkim, el-Müstedrek.

[13] îbn-i Sünnî. Nesâî.

[14] Ebû Dâvud. Tirmİiî. (Tirmizî, bu hadis hasendir, demiştir.)

[15] lbn-i Sünnî.

[16] İbn-i Sünnî.

[17] Ebû Dâvud. Nesâî.

[18] ibn-i Sünnî.

[19] Kur´ân-i Kerim, A´raf Sûresi, 2OO.

[20] Kur´ân-ı Kerim, İsrâ Sûresi, 45

[21] Müslim.

[22] Müslim, Nesâî.

[23] Ebü Dâvud, Nesâî.

[24] İbn-i Sünnî, tbn-i Hibbân.

[25] İbn-i Sünnî.

[26] İbn-i Sünnî.

[27] Kur´ân-ı Kerim, Bakara Sûresi, 155-156.

[28] İbn-i Sünni.

[29] Tirmizî. Hâkim.

[30] İbn-i Sünnî.

[31] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.

[32] Kur´ân-i Kerim, Fussilet Süresi: 36

[33] Buhârî. Müslim. Ebü Dâvud.

[34] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.

[35] Müslim.

[36] Kur´ân-ı Kerim, Yûnus Sûresi: 94

[37] Kur´ân-ı Kerim, Hadîd Süresi: 3. Ebû Dâvud.

[38] Buhârî- Müslim.

[39] İbn-i Sünnî Zayıf jsnadla.

[40] Ebû Dâvud. İbn-i Hibbân.

[41] İbn-i Sünnî. Ebû Dâvud.

[42] İbn-i Sünnî. Ebû Dâvud.

[43] Buhârî. Nesâî. İbn-i Mâce.

[44] İbn-i Sünnî. Nesâî. Ahmed b. Hanbel
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)