Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Nöbetci Güneşler - Güneşin Doğması için Bazen Bir Güneş Yetmez
#1

Nöbetci Güneşler - Güneşin Doğması için Bazen Bir Güneş Yetmez

(Kar©glanin 17.03.2015 Vaazi)

17 Mart 2015 Salı

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

بَلْ مَتَّعْنَا هٰٓؤُ۬لَٓاءِ وَاٰبَٓاءَهُمْ حَتّٰى طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُۜ

اَفَلَا يَرَوْنَ اَنَّا نَأْتِي الْاَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ اَطْرَافِهَاۜ

اَفَهُمُ الْغَالِبُونَ

قُلْ اِنَّـمَٓا اُنْذِرُكُمْ بِالْوَحْيِۘ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَٓاءَ اِذَا مَا يُنْذَرُونَ

وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَيْلَنَٓا اِنَّا كُنَّا ظَالِم۪ينَ

وَنَضَعُ الْمَوَاز۪ينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاًۜ

وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَاۜ وَكَفٰى بِنَا حَاسِب۪ينَ

Sadakallahul Aziym Enbiya Suresi 44 - 45 - 46 - 47

OKUNUŞU:

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Bel metta’nâ hâulâi ve âbâehum hattâ tâle aleyhimul umur, e fe
lâ yerevne ennâ ne’til arda nenkusuhâ min etrâfihâ, e fehumul
gâlibûn.Kul innemâ unzirukum bil vahyi ve lâ yesmeus summud duâe izâ mâ
yunzerûn.Ve le in messethum nefhatun min azâbi rabbike le yekûlunne yâ
veylenâ innâ kunnâ zâlimîn.Ve nedaul mevâzînel kısta li yevmil kıyâmeti
fe lâ tuzlemu nefsun şey’â ve in kâne miskâle habbetin min hardelin
eteynâ bihâ, ve kefâ binâ hâsibîn.

Sadakallahul Aziym Enbiya Suresi 44 - 45 - 46 - 47

MEALi:

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Ve gecenki hafta anlattimgiz sabancinin özüne allahu tealnin
kendi ruhundan sakldigi ruhu rezzak olan Allah ruhuymuş ki , o yüzden
onlarca yahut yüzlerce kişinin rizki onun eliyle o kimlsre verilmkdeydi
dedik ve bu ayet bunun ispati ve deili olan ayet ne diyor dünya metaasi
olanlari onlarin babalarina analarina nasil verdik ise sizede öyle
diyor. ve yine taaala diyor yani onlar tala olunca dogunca yani onlarin
güneşleri dogdugu vakit diyor yani omnlarin güneşleri dogup batikca
onlara ömür bictik ve sen senin güneşin batmadan senin güneşini bul
acele et. ve siz hicmi dünyanin etrafindakileri nasil meydana getziriyoz
kissalarini okumadinizmi görmedinizmi, yani ay dogup batar, güneş dogup
batar, hic mu bunlara bakmazsiniz diyor .burdaki lam fazladir ve o ayet
gaibi fehmedesiniz diye size killsar yazdik demekdir yani o ayet fehmul
gaibun dur. yani gelcegi anlayasiniz diye demekdir, yani etrafimizda
olanlar, bizim gelecegi "futuru" anlamamiz icinmiş.ve biz ona vahy ile
sizin görmediklerinizi gösteriyoruzki, kiyamet gününde yani herkesin
kiyam ettigi günde ( nededik hepimiz kalktikmi kalkdik ve dünki Hz yusuf
mekkedeki falanci ahmetin oglu yusuf, bilmem falanci fatmanin babasi
yusuf olrak kalkdik kiyam ettik, yine selman ashabdan selman bilmem
irandaki selman israildeki selman bilmem amerikadaki selman olarak
kalkdik kiyam etti o zaman kiyamet ne kiyam etmekmiş, kalkdimi kalkdi hz
ayşe kiyam ettimi etti, hz züleyha kiyam ettimi etti, onlarca yüzlerce
züleyha var dünyada yine nuhun oglu kenan bile kiyam etti, şimdi
dünyada kenanlar varmi var, yine kabil afganistanda bir şehirin ismi
kabil, yani kabilde o şehirdeki bazi insanlarin ismi olabilir, illaki
vardir. yoksa bile almanyada avusturyada kabel fernsehen diye bir isim
var yani kabel canlimi canli ve kablolu televizyon yayinlarina kabel
fernsehen denir yine kabel fernsehen canli yayin yapinca kabel canli
yayin yapiyor demek kabel 1 diye bir kanal var canlimi canli, yine
zaten katiller yaşadikca kabil yaşiyor demekdir. Azrail varmi var
cebrail varmi var mikail varmi var israfilde var galiba, o zaman herkes
ayakda ve kiyam ettik ve kiyameti yaşiyoruz. kiyamet zaten kiyam etmek
degilmi öylese yoklama yapiyon misal 00000006519554 hz. zülkarneyn
kalkdimi burdami! Burda biryerlerdeki zülkarneyn isimli adam,
000000001Hz Adem burdami ! Burdaaaaa 000000002havva kalkdimi burdami!
burdaaaaaa ve adem neler yapmiş bütün amellerine bakiver görürsün ademin
sevaplari ne günahlari ne belli oluveriri yine yusuflar ne yapmiş
yusuflara bakiver görürsün" o gün elleri kollari konuşcak" dedi ve öyle
olunca yusufa ne yaptin diye sormaya gerek yok al, on tane yusuf,
yusuflar ne sevap işledi ne günah işledi onlarin yaptiklarini bir gözden
gecir görür bilirsin. ve yusuf kendine baksin ne yapmiş neler yapiyor.
Hz süleyman ne yapmiş neler yapiyor, bakiverin. görülüyormu evet
süleymanlarin elinden kolundan hangi fiilller zuhur etti diyorsa,
herkes bilsinki işde Hz süleymanin ammelleride bunlardir. Hz süleymanin
yani ilk süleymanin kalkipda bunlari söylemesine gerek yok, ve bak
dünyadaki yeni süleymanlar onun eli dili (hücreleri) insan olmuş ve
yaptiklarini haber verir olmuş. eli kolu artik can giymiş ve gezer yürür
söyler fiil işler olmuş ve biri eli biri kolu biri bilmem neresi. bu
ayeti bu kadar uzun tefsir edersek vaazi tamamlayamayiz . ayetin
tamaminin mealini ve tefsrini vermedik, bir miktari bu anlattigimiz.

Sadakallahul Aziym Enbiya Suresi 44 - 45 - 46 - 47

Allahümme sali ala seyyidinel evveliyne vel ahiriyn ve selamun
alel mürseliyn velhamdülillahi Tabbel Alemin (Hamd Herkesin Taptigi
kulluk ettigi Allahadir).

Yolculugumuza başliyoruz

Bahar burclari hasta olmuşlar ve onlara dedimki ateş sarisi
renginde yani turuncusu tam turuncu olan havuc yiyin ve ayaklanin
kalkin. ve dedimki Burcu Güneşe yanina S.C ve N .Y.yi al kalk gel, bazen
güneşin dogmasi icin bir güneş yetmez dedim. Gel amma az bir mesafe
birak dedim. ve daha sonrda hasta olan Işin karaca icin ve Ferdi Tayfur
icin yani Turuncu havuc yiyin dedim ve hastaligi atlatin ve kalkin
gelin. ve sonrada eger niye geldiginizi anladiniz ise Yidizlarin
sahibinin yildizlari da istedigi gibi tasarruf etme hakkina sahip
oldugunu, yani saga gidin, sola gelin gibi, onlari cagirip veya
uzaklaştirma hakkinada sahip oldugunu bilirsiniz. ve siz sizinle
birlikte güneşinde baharinda hafifce bize dogru geldigini ve dogdugunu
bildiniz ise, ve siz sizi, yani sendeki senlerinizi bildinizse, ben
kimim o zaman, benide bilirsiniz. ve zamanin sahibi mehdinin
yildizlarada tasarruf etme hakkina sahip oldugunu anlamiş olursunuz. ve
bende bu daglarin nesine geldim demez, ben tamam gari gidin diyesiye
kadar benim yakinimda olmaya devam edersiniz. ve gecenki vaazda
anlattigimiz gibi sirat köprüsü, yani elhamdüdeki ihdinassiratel
müstakim dedigimiz yer, kildan ince bir yol, ister iman edersiniz kabul
edersiniz sözlerimizi, istersenizde kil kadar ince olan bu cizginin öbür
tarafina gecip inkar edersiniz, ve ey azizlerim, iman ince bir
cizgidir: ister imanlilar tarafina gec kurtul, ister inkar edenler
safina gec helak ol.

1997 nin sene sonu Bu gördügünüz dünya gözlermizle Görüp müşahede ettikki yani şahid oldukki

güneş ortdaki bir merkez ve ona dogudan bir başka nöbetci güneş
geliyor onun yerinde bir kac saniye ve dakika güneşlik yapiyor o
gelince önceki nöbetci güneşde batiya dogru akip gidiyor ve ikici ücüncü
güneşler gelip ve batiya akiyorlar bunu bizzat bir kac dakika seyretme
keyfiyetine sahip olduk, ve gördük ve anladikki güneş olmak demek
nöbetleşe yapilan bir göreve o gelir o güneş olur, o gelince beriki
gidiyor, beriki geliyor, onlar gidiyor ve

ve hal böyle olunca bizde bahar gelsin cagrisi olan
risalemizden sonra, herkes vicdan ateşini yakmiş ve gögüsdeki ateş
aynen caydanlik kazaninin kaynayip buhar yapmasi gibi semada buhar
yapti, amma bu buhara soguk bir rüzgar escekki, yani caydanligin agizini
acinca sogukla carpişcakki, buhar suya dönüp yagmur taneciklerine
dönsün amma kimsenin gözünden öyle yaptigi hatalarindan günahlarindan
dolayi yaş dökülmedi, gercek bir pişmanlik degil, fakat icin icin kazan
kayniyor ve hava pusarikdi ne yagabiliyor nede bulutlar dagiliyor, ve
bunu görünce biz facebook ve twetten bu yukardaki burcu güneşe
seslenişimizi yayinladik amma sözümüzü tuttu, amma Allah o bilmeden,
onun kabeye dönüşü ile onu bize gertirdiki, bizde hava güneş acdi.
dünyanin neresine gidersen git, doguya batiya amerikaya avrupaya
afrikaya asyaya namaza durunca kibleye döncen. amerikanin kiblesi doguya
dogruyken asyanin yeni zelenda japonyanin kiblesi ise batiya dogru yani
yine kabeye dogru. yani kan cigere dogru böbrege dogru akar tamam amma,
merkez kalpdir, merkeze geri dönmeyen kan pis kan olur, vücudu zehirler
.yani zamanin güneşi yani merkez mehdidir, herkes ona dogru
yönelmedikce, cigere böbrege, amerikaya avruypa avustralyaya gidebilir,
amma günün bir saati acip mehdiye bakmak ona dogru akmak zorundadir.
mekkke sana gelmez sen mekkeye gitcen, namaza durunca hemen mekkeye
ucmazsin yani, en azindan yönünü başka yönlerden kesip yönünü kibleye
ve kabeye dogru tutarsin.

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:

Beş şeye bakmak göze cila verir:

1- Kabeye bakmak,

2- Mushafa bakmak,

3- Ana babanın yüzüne bakmak,

4- Âlimin yüzüne bakmak,

5- Akarsuya bakmak.

(M. Ç. Yâr-i Güzin)

Sizin günün bir vakti ona bakmaniz, ona yönelmeniz, kanin
temizlenmek icin kalbe dogru geri akmasi gibidir, ve namaza durup kabeye
merkeze yönelmeniz, yine dünyadan arinip dünya kirlerrini birakip hak
nurunda yünüp temizlenmek icindir. kalbe varmak icindir, herkes beş
vakit kabeye ucup gidemez amma, en azindan ona dogru dönmemiz bunun icin
yeterliymiş, yani istikbali kible farzdir, ve beş vakit farzdir.
öyleyse günde beş defa merkeze bakmak, ve merkeze dogru akmak
gerekiyormuş, birde bunun üstünde vitir yani bucuk namaz ve birde
teheccüd var gecenin bir yarisinda.

Ve zamanin sahibi şimdi mehdidir, ve merkez odur ve zamanin
güneşi odur, diger güneşler ona dogru yönelerek işde o bizim müşahede
ettigimiz nöbetci güneşlik görevlerini ona bakarak ve namaza durunca
kibleye dönüp, ona dogru bakarak yaparlar. ve bir beş dakika namaz, işde
dünya 24 saatinde müminler sayisinca namaz kilanlar sayisinca hesap
edince bir kac saniye gibi bir nöbet vaktine tevafuk eder. ve sen
zamanin merkezi olan güneşi yani mehdiyi o batmadan bul, ve sende
sendeki güneşine er, ve nöbetini kacirma ki, güneş dogup bahar cicekleri
acsin artik. ve sen demet akalin olabilirsin, rihanna olabilirsin,
obama olabilirsin, jello olabilirsin, yahut, hafiz ahmet ,veya imam
hatipli mehmet olabilirsin, amma seninde bir güneşlik vaktin ve nöbetin
var sen senin nöbetin gelince, nöbetini almasini bil ve uyan artik uyan
ey insanoglu, ey mehdi askeri. Namazlarinizi kiliniz ve mehdiyi arayip
bulunuz, ona rabita ile baglaniniz. bu gün rabita internet ile
televizyonlar ile sanal alemde direk müşahede edilerek
yapilebilmekdedir, eski sofilik yöntemi olan gözlerini kapatip ikina
ikina görcen diye ugraşmana gerek yok, ac interneti, ac kanalini, bak ve
gör, o ne diyor ne yapiyor.

Ve Yunus efendimiz Derviş Yonuz diyorkine:

"Seni ben severim candan içeru

Bir Ben vardir Bende Benden içeru"

Bizler hepimiz kainatin haritasi olan beden taşiyorsak, sende
bir ben (Raşit Hoca var) var bende de sizlerin hepinizin bir misli
örnegi var, ben sizden birini aramak bulmak isteyince bendeki sizi
bulunca sizi bulurum, size söylerim konuşurum, veya siz bana ne
diyorsunuz, soruyorsunuz duyar bilirim.

sizde beni bulmak icin cokieslerinizi silmeyin, ve internette
cokies diye bir sistem var, ve cokies demek, gezdigin internet
sayfalarinin, senin bilgisayarinin browserine iz birakmasidir. ve o iz
sayesinde senin browserin, o gezdigin bir sayfayi, tekrar aramak bulmak
isteyince, kolayca ona erişmen ve bulman icin, google search cubuguna
veya, adres cubuguna, o sayfanin baş harfini yazinca hemen cikarir
hatirlar, burayami gitmek istiyon diye, sana kolaylik gösterir. ve bu
sistem mehdiyi arayip bulcak olanlar icinde aynidir. eger mehdiyi siz
bulmak ve onunda sizi bulmasini ve sorularinizi duymasini istiyorsaniz,

cokies icin misal:

Senin evinde elektrik önce saat kutusuna geliyor, ve saat
kutusundan ara hole, ara holdende o yukardaki kutucukdan diger kutucuga
kadar salona geliyor. ve salondaki bir kutucukdanda, diger kurtucuklar
olan, yatak odasi, mutfak oturma odasina dagiliyor, ve eger sen saatten
sonraki ara holdeki kabloyu cikarsan, ve fakat salondaki kablo
mutfakdaki kablo hala duruyor olmasina ragmen mutfakda ceryan olmaz .
yani sen islami ilk kimden ögrendin, mehdiyi kimden duydun, mehdiyi sana
kim tanitti, sen onu nerde gördün, bir inernet sayfasindami,
televizyondami, bir akrdaşinmi tavsiye etti, falanci sayfayi bir okumu
dedi, tweetermi facebookmu neresi, işde orasi senin ara holdeki kablon
gibi, sen o kabloyu hatirladikca, ona baglandikca, sana saatten ceryan
gelir, ve ondan sonra ne yaptinda mehdiyi tanidin, ilk vaaz ilk sohbet
ne onu hatirlayinca, senin onu sevmene sebeb ne onu bulunca salondaki
hattida cekdin demekdir, ve ondan öte artik mutfaga banyoya ve oturma
odana mehdiyi alacak ve onun hattina baglanip ondan bilgi almak ve ona
bilgi sormak artik senin bu hatlari dogru kullanmana bagli yani. ve
sanayi ceryani denen elekttrik hattinda bir üc kablolu sistem birde dört
kablolu sistem vardirki ve üc gelen ceryan birde tanede giden ceeryan
veya iki gelen birde giden hat yani sen hatini saglam tutki hem ondan
haber al, hemde ona senin haberlerini sorularini sorunlari gönder sor ve
cevap al.

ve yine misal sen hacca gidecen, ve bilmem ankaradan yola
ciksan, ve havalanina varman, senin kabenin ilk duragina varman demek,
ve sen eger kabe yoluna cikdinsa artik senin icin o havalanina varinca,
artik aklin fikrin sadece kabe demeli artik, kari kiz oglan cocuk yemek
icmek iş aş derdini bir kenera birakacan artik, kabede kabe, kabede kabe
diyecen. ve ordan öte senin ucaga binmen yine ikinci durak, bir durak
daha kabeye yaklaşdin, senin cideye varman biraz uzak amma o ucakda
artik bir nevi kabedir kabe konagidir, yine ciddeye vardin ucak indi
yine kabeye biraz daha yaklaşdin atik sana ikram olarak zemzem
getirdiler, haa dedin kabenini suyu rehmeti gelmeye başladi, rahmet
kapilari acildi bile dedin. ve onda sonra mekkeye vardin, ve artik
kabenin oldugu şehirdesin, ona dogru akin akin gidenleri görmeye
başladin, yani yol arkadaşlarini tanimaya başladin, ve sonunda vardin
kabeyi dişdan gördün, ve sonra insanlara karişip rehberinle ona varip
tavaf ettin, ve hakkal yakin onu bildin ve onu tavaf edenlere
karişiverdin. ve mehdiye varmak da böyledir, onun icin yola cikmak ona
varmanin ilk duraklarindan biridir, ve ona varmak, onu görmek, onunla
tanişmak, son haddesidir bunun.

Nefs-i Raziye Nedir? , Pişmanliklari Olmayan Nefis Nedir?

Daha önce söz verdigimiz, aciklaycagiz dedigimiz, nefsin bu makamini tasavuf bölümümüzde yayinladik

ve bu vaazin son temasi olarak da bu konuyu ele alacagiz:

Nefs-i Raziye Nedir? , Pişmanliklari Olmayan Nefis Nedir?

Öncelikle Nefis demek Vücut Denilen Araba veya Motoru süren sürücü ,

şoför Manasindadir. ve Bu Motor ve araba yaptiklarindan hesaba çekilcek

olduğu için,

onun sanki yabani bir at misali, üstüne binip güzel işler

yaptirilabilmesi için, önce terbiyet edilmesi gerekir.Yani sürüş

kurallarini ögrenmek gekekir. ve burada islamin şartlari olan namaz ve

oruç devreye girer, ve işde oruç ile insan önce nefsine gem vurmayi,

yani nefis atina, motoruna gem vurmayi, veyahut arabasinda, nasil fren

sistemini kullanmasi gerektiğini öğrenir. ve oruç ile yemeye helal olan

birşeye gem vurulur. daha sonra cima ya gem vurlur, yani frene basmasi

öğenilir. ve bunu öğrenince, artik insan islamin haram ve yasak dediği

durumlarda, frene basip nefis atinin gemini çekerek onu durdurur. ve

nefis kazandiği derece ile makam kazanir ve terbiyet ehli olur. ve işde

Nefs-i Raziye Nedir? , Pişmanliklari Olmayan Nefis Nedir? Denilince

Nefsi Mutmainneden daha yüksek makama çikarsa bir nefis, artik
Rabbinin onun için yazdiği, kaderinde yaşadiği hiçbirşeyin tesadüfen
değil, bilinçli bir kader çizimi olduğu, ve her yaşananin bir sebebinin
olduğunu anlamaya başlar.

Hani Hz Musa ile Hz HIZIR yolculuk ederlerken

Musa HIZIRIN Gemiyi deldiğini görünce, ona razi gelmedi, ve
dedi bu gemiyi niye deliyon dedi, bak bunlar bizi gemiye aldi zaten
fakirler falan filan,

HIZIR dedi bir canin gitti, sana bana karişma dedim dedi,

sonra ikinci olay HIZIR çocuğu öldürdü, hemen itiraz etdi Bu
çocuk günahsiz sabi dedi, sen bunu niye öldürüyon, hadi büyük günah
işlemiş suçlu biri olsa, neyse dedi.

Hizir dedi ikinci caninda gitdi, sana bana karişma dedim dedi,

Ve üçüncü olay oldu bir köye gitdiler, o köylü onlara iltifat
etmedi, yiyecek ekmek dahi vermediler, fakat Hz. HIZIR yikilmak üzere
bir duvar gördü, ve o duvari ustalik edip yeniden yapip düzeltti.

yine musaya ters, bunlar iyi insanlar degil dedi, sen niye
bunlara yardim ediyon dedi, bari karşiliğinda yiyecek birşeyler
isteseydik dedi.

Ve HIZIR benim işlerime karişma dememişmiydim dedi, artik senin
benimle yolculuk edebilcek bir canin yok, Allah sana üç can verdiki, üç
caninda öldü malesef, artik yollarimiz ayrildi dedi, bundan sonra sen
beni göremezsin manasinda yani. ve dedi birinci olayin sebebi: çünkü
ortada dolaşan korsanlar veya devlet memurlari var, onlar sağlam
gemileri topluyorlar, ve ben o gemiyi hasarli yaptimki, onlar o gemiyi
almasinlar, ve bu korsanlar gemiye baktikdan sonra, gemi sahipleri
gemilerini tamir edip, tekrar calişip ekmeklerini kazanmaya devam
etsinler diye yaptim dedi.

ikinci olayda, çocuk büyüdüğü zaman çok kötü biri olcakdi, ve
anne babasinida günahkar yapicakdiki, onu öldürdümkü, Allah onlari daha
salih bir evlat ile, günaha girmekden koruyacak dedi.

ve üçüncü olay ise, o duvarin altinda bir hazine vardi, ve o
evde yetim veya öksüz çocuklar vardi ve o çocuklar daha küçük olduğu
için, eger duvar yikilirda hazine ortaya çikarsa, o çocuklara vermeyip
hazineyi başklari alicakdi, ben duvari yaptimki, çocuklar büyüyünce o
hazineyi, kendileri bulsun diye yaptim dedi.

ve musa anladiki kaza, bela, ceza, tokat, hepsinin bir sebebi
var. o zaman, Rahman abes iş işlemez anladi, sen hiziri görmezsin,
bilmezsin, musaya bile hizir ile gidebilcek, onu görebilcek, onun
yaptiklarina bakabilcek üç can verildi, üç cani ölünce dedi hizir, sen
dünyaya ben bu gizli aleme dedi. ve musa anladiki Rahmandan razi olmak
lazimmiş. her olan kaderin ve olayin bir sebebi, sebebin bile, bir başka
sebebi var, sebebin sebebinin bile bir başka sebebi var. yani
vaazlarimizdan birinde anlattiğimiz temizler temizlerdendir ve
temizler içindir, peki biber fidesinin altina ters gübresi dökdük, ve
biber o gübreyi yedi , pis gübreyi yedi, amma bize cillop gibi tertemiz
biber verdi, hani temizler temizlerdendi, hani avaramu fimi var ya,
hakimin çocuğuda hirsiz olabiliyor, nuhun bebeside kenan olabiliyormuş,
ve yine bir üste çik yine o ters gübre dediğin bir inegin yediği
tertemiz otlar idi, o yedi ve ayrildi ters oldu, hani pisdi, ters ot
iken tertemiz degilmiydi, yani her olayin binlerce versiyonlari var
kainatta, sen o kapi, bu, şu kapi hangi kapyi açdin. ve rahman abes işle
iştigal etmez, bunu bilirsen, kötü sandiğin bir olay gelirse başina
hamd et, iyi olay gelirse şükret, ve yoluna devam etki, hakktan razi
olan kul ol. ve maddeler bunun için metin ismini çekerler, ve hiç bir
madde, bitki, metin çektigi sürece bozulmaz ölmez diridir. ne zaman
ziikirden kesildi ölür. ve o yüzden bardak bardaklikdan memnundur,
zikrettiği müddetçe. ne zaman senin ondan razi olmadiğin onun kulağina
gitdi, üzülür ve metanetini kaybeder ve sen onu terkettikce, sevgin
bozuldukça,onun şükrünü eda etmedikçe, metaneti bozulur. ve sonunda
bitap düşer ve zikirden kesilir, ve zikirden kesilince, bir bardaksa
düşer kirilir, bir koyunsa kasap alip gidip keser, bir bitkiyse sahibi
gelir toplar alip gidip satar, biride alir yer, insan ise hasta olur
ölür gider. yani riza rahmandan razi olmakdir. şayet ecel için bile
çağiriyorsa, rahmana iman ve itaat etki, seni bir başka bahara götürmek
icin çağiriyor , yeni bir doğuma hazirlamak için verdigi ruh emanetini
geri cağiriyor, ve kaderine razi ol. ve artik ne zaman keşke şöyle
olsaydi, bu olmazdi, keşke böyle yapsaydim, bilmem doktur olurdum,
bilmem şöyle yapsaydim hakim olurdum deme, bilki bu gün ne oldunsa ne
başina geldiyse, senin için en iyisi o, birak keşkeleri ve rahmandan
razi ol kurtul.

Ne zaman keşkeleri birakdin, ve ikinci olarak hayatin tek şıklı
degil çok şıklı olduğunu anladin, ve bir kararda durmanin kör cahil
karari olduğunu anladin, ve eğer dünkü kararda kalsaydik, bu gün atomun
da parcalancağini bilmezdik, amma atom en kücük değil, ondan da kücükler
var deniyor bu gün, neden çünkü bir kararda saplanip kalmadilar, acaba
bölsek birşeyler vardimir deyince, araştirip buldular, yani cahil nefis
inatcidir, ve mesela illede elma isterin, illede şu kizi isterin diye
viyklar durur, o olmayinca muradim olmadi der. halbuki , Hz. Davuddan
ilmi ögrenen kurnaz şeytan, sana bir günah sunar hadi kumar oyna der,
sen kumar oynamammi dedin, o zaman içki iç der, onuda yapman dedin, o
zaman yalan söyle der, seçenek bol, yani sende şeytanla savaşmasini
öğrenceksen, sadece kurusıkı tüfekle savaşilmaycagini öğren, ve hayatta
başka seçeneklerin de oldugunu unutma, ve görelim mevla neyler neylerse
güzel eyler dedinmi, bilki sana riza veya raziye makami bir göz kirpti
demekdir, artik gir o kapidan ve makami marziyeye doğru yürü.

ve Hz Davud aleyhisselam, eğilmezin bükülmezin sanan, secde
etmiyon diyen, demir cibilliyatli şeytani ateşde kizidirip şekil veren,
egip büken ve ona başka seçeneklerin de olduğunu öğreten peygamber. Hz
Süleyman ise onu demir haliyle değil, bizzat şeytan haliyle caliştirip
başka seçenekerinde olduğunu öğreten peygamber. pirimiz Davud aşkina gir
ve eğilmezin bükülmezin sanan nefsini demir gibi kizdir, ve döve döve,
eğ bük ve davud gibi, o nefisden zencirler kalkanlar balkon bahçe
demirleri yap.

varabilirsen taaa oraya, MAKAMI RIZAYA ve RAZiYEYE, makamin mübarek olsun.

Amiyn

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Elfatiha maassalavat.


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 17 Mart 2015 Salı

Original Kar © glan
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)