Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Herşeyden Bir Parça
#1


Herşeyden Bir Parça

(Kar©glanin 29 Temmuz 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn

Meali :

De ki; Allah’a ve Rasûl’ü’ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah kâfirliği sevmez.

Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 32. ayet


---oOo---
Zeyneb binti Cahş (r.a.) der ki:

Peygamber Efendimiz’e:

“–Ey Allah’ın Resûlü! İçimizde sâlihler bulunduğu hâlde biz helâk edilir miyiz?” diye sordum.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Fısk ve fücûr (günahlar) çoğaldığı vakit, evet!”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Enbiyâ, 7)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn

Meali :

"Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Tâ ki (günahlardan) sakınıp takvâya erebilesiniz."

(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 183. ayet)

Dedikki günah bagimlilikdir, oruc ilede insan bagimliliklarindan kurtulur, ve işde buna delil olcak kapi gibi ayet yukarda yazili, yani taaki günahlardan sakinip takvaya ermek icin oruc tutun, yani insan oruc ile günah bagimliligindan, yine her ne bagimliligi varsa, oruc ile onlardan bir nevi kurtulur, ve  bu bir ay olunca tedavi süreci kür halinde tamamlanmiş olur, yani bazi günahlar ise, bir aya bile gerek kalmadan, bu sayede terkedilebilir, elbet günahlarin da actigi yaralarin izi vardir bedende, mesela sigara icipde birakan birisi, yeniden agzina aldigi bir sigara ile, tekrar ayni tiryakiligine dönebilcegi gibi, günah daireside böyledir yani.

Ebû Hüreyre’den (r.a) rivâyet edildiğine göre

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“–İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız!” buyurmuştu.

Sahâbîler:

“–Ey Allah’ın Resûlü, onlar nelerdir?” diye sordular.

Resûl-i Ekrem şöyle cevap verdi:

“Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak,  Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zina iftirasında bulunmak.”

( Hadis-i Şerif ,Buhârî, Vasâyâ, 23; Tıb, 48; Hudûd, 44; Müslim, Îmân, 145. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 10/2874; Nesâî, Vesâyâ, 12)

Dedik ki, biz ahirzamandayiz, ve cennetin katmanlarindan, bir katmanida bizim vaktimiz dedik, daha ileri gelecek zamandaki vakitler de, cennetin daha ileri derecedeki katmanlari manasinda bir tez ve yorum yapmiştik, ve işde eger bizim vaktimiz cennet ise, ve bizler, Muhammed ve ashabini cennete  bizden önce vardilar olarak bilmemiz lazim, en iyi cennetlik insanlar onlar, ve diger peygamber azimuşşan efendilerimiz ve,  onlarin ehli iman ashablari, ümmetleri de cennetlerde olmali degil mi? öyle olunca onlarinda bizim vaktimizde olmasi lazim degil mi? peki hani Muhammed nerde, Fatma nerde, Hatice annemiz nerede o zaman deyince, yani dedik ki, peygamberimiz hatice annemize buyurdu ki :

"(Hatice) Sen Cenneteki ilk hanınım olursun."

( Hadis-i Şerif )

Bakin bizim vaktimiz olan cennetteki binlerce hatice ile evli mehmedlere, ahmetlere, hamidlere, mustafalara bakin, birinci hanimi Hatce olmuş, yada tek eşi olmuş hatcelere bak, bunlardan sizinde bizimde tanidigimiz olarak onu sectim, mesela  Hatice ş. mesela kocasinin tek  eşi olmuş.

Yani ezan duasinda müminler yillardir dua eder ki :

اللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلَاةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمَّداً الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَالدَّرَجَةَ الرَّافِعَةَ وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ إَنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ

Arapça okunuşu: "Allahumme Rebbe hazihi'd-da'veti't tamme. Vesselatil kâimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete ved dereceter refîate. vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh. İnneke lâ tuhlifu'l-mîâd.

Türkçe anlamı: "Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın rabbi Allahım! Muhammed'e vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makâm-ı mahmûda (Övülmüş bir makama) ulaştır, Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin"


Bakin M.Ü, adi üstünde c. h., c. ahmet diye dünyaca ün kazanmiş, ünlü adam işde , Allah birde bize tiyo veriyor, onun ismi ile "ünlü" diyor, yani övülmüş makam,yada taninmiş kimse olma makami, muhammedin, c. ahmet oldugu övülmüş makamdaki hali işte, yine m. i. taa kahirelerde okutmuş allah onu da galiba, ve onuda  nerdeyse dünyaca taninmiş bir makama oturtmuş. bak dualarimiz kalbul olmuş, anla artik o bak makami mahmuda ulaşmiş bile, bizde dua ederiz şimdiki  halinide daha ilerde dahada iyi makamlara ulaştirisin diye. Yine Fatmalarda erdi o makami mahmuda, hani muhammed o makama  erdide fatmasi hatcesi gerimi kaldi? Hayir, yine ibrahim aleyhisselam  ismail aleyhisselamlar gerimi kaldi, bak F. G. taninmis övülmüş bir makamda ki Fatmalarindan birisi,
yine mesela ibrahim s. taa viyanlarda grazlarda okumuş dünyaca taninmiş bir prof olmuş, bak övülmüş makama, makami mahmuda  oturtmuş Allah onlarida, anla artik, eskilerin duasida bizim dualarimizda kabul oldu ve olmakda bile, dualar kabul oldu, sen de dua et işte.

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediklerinin aynısını siz de söyleyin. Sonra bana salâvat getirin. Çünkü bir kimse bana bir defa salâvat getirirse, Allah buna karşılık ona on defa salât eder. Daha sonra benim için Allah’tan vesîleyi isteyin. Çünkü vesîle, cennette Allah’ın kullarından bir tek kuluna lâyık olan bir makamdır. O kulun ben olacağımı umuyorum. Benim için vesîleyi isteyen kimseye şefatim vâcip olur.”

( Müslim, Salât 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 36; Tirmizî, Menâkıb 1; Nesâî, Ezân 37 )

Vesile nedir? Tefekkür Sorusu?

Hz. Hatice bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı idi. Yüce Rabbimiz onu Cennette köşkle müjdeledi.

Hz. Cebrail aleyhisselam Resulullah’a (sav) gelerek: “Ey Allah’ın Resulü” dedi. “İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde katık veya yiyecek, veya içecek mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabbinden selam söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş inciden mamul bir evle müjdeleyin!”

( Hadis-i Şerif, Buhari, Menakıbu’l-Ensar 20, Tevhid 35; Müslim, Fezailu’s-Sahabe 71, 2432)

şimdi nice hatceler var mesal Hadise hatcenin bir harfini degiştir hadice halbuki ingilizce okursan hadise diye okunur yani "c" harfi "s" diye okunur öyle olunca hadise nin hizmetcisi vardir, saray gibi evi vardir,  yine bu sadece bir örnek, nice hadceler vardir, o inci gibi korunakli evleri ve  evlerinde hizmeltisi yorulmadan camaşirlari yikanir, yemegi yapilir, ceşit ceşit elbiseler esbablar, saraylar gibi evlerde oturan haticeler, ömerler, ahmetler, osmanlar, hafizeler, ayşeler, fatmalar,..... işde, sen onun hadice oldugnu bile bilmezsin belkide!

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve daraballâhu meselen lillezîne âmenûmraete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn.

Meali :

Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.

(Sadakallahul Aziym TAHRİM Suresi 11. ayet)

yani şimdi nice Assiye ler Asya lar var artik, cennet diyarimizda, ev mal mülk sahibi olmuş, ve hatta firavun gibilerinin zulumundende artik kurtulmuş, rahat ve huzur icindeler artik.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ulâike yuczevnel gurfete bi mâ saberû ve yulekkavne fîhâ tahiyyeten ve selâmâ.

Meali :

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.

(Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 75. ayet)

Bazı günahları ve onların kabirdeki cezalarını bildiren şu rivâyet, konumuz açısından son derece mühimdir:

Semüre bin Cündeb (r.a) şöyle anlatır:

Resûlullah, ashâbına:

“–Rüyâ göreniniz var mı?” diye sorup, “gördüm” diyenin rüyâsını, Allah’ın dilediği şekilde tâbir ederdi. Bir sabah bize şöyle buyurdu:

“Bu gece rüyâmda iki kişi (Cebrâîl ile Mîkâîl) gelerek beni kaldırdılar ve «Haydi gidiyoruz» dediler. Ben de onlarla beraber gittim. Yanı üzerine yatmış bir adamın yanına vardık. Başka biri de elinde kocaman bir kaya ile onun başında duruyordu. Kayayı, yatan adamın kafasına vurup eziyor, taş bir tarafa yuvarlanınca arkasından gidiyor ve taşı alıp getiriyordu. O gelinceye kadar diğerinin kafası da iyileşerek eski hâline geliyordu. Adam, önce yaptığını aynen tekrarlayarak yerde yatanın başını her defasında ezip duruyordu. Meleklere:

«–Sübhânallâh, bunların hâli nedir?» dedim.

«–Yürü, yürü hele» dediler. Yürüdük. Derken sırt üstü yatmış bir adamın yanına vardık. Başucunda da, elinde demir çengel bulunan bir başkası duruyordu. Bu adam, yatan kişinin bir tarafına geçip elindeki çengelle avurdunu, burnunu ve gözünü tâ ensesine kadar yarıyor, sonra öbür tarafına geçip orasını da aynı şekilde parçalıyordu. Bir tarafını parçalarken diğer tarafı eski hâline geliyor, adam da sürekli aynı şekilde parçalamaya devam ediyordu. Ben:

«–Sübhânallah! Bu hâl nedir?» dedim.

«–Hiç sorma, devam et!» dediler. Yürüdük. Fırın gibi bir yapıya vardık. Orada ne söylenildiği anlaşılamayan çığlıklar, feryadlar birbirine karışıyordu. O yapının içinde çıplak bir sürü erkek ve kadınların bulunduğunu anladık. Altlarından alevler yükseldikçe, onlar çığlık atıyor, feryat koparıyorlardı.

Ben:

«–Bunlara ne oluyor?» dedim.

«–Yürü, yürü hele!» dediler. Yürüdük. Nihayet kandan bir nehire vardık. Nehrin içinde yüzen bir adam, kıyısında da yanına birçok taş yığmış bir başka adam vardı. Nehirdeki adam çıkmak isteyince, kıyıdaki onun ağzına bir taş atıyor ve onu yerine geri çeviriyordu. Çıkmak için kenara her gelişinde aynı şeyi yapıyor ağzına bir taş atıyor, o da geri dönüyordu. Ben, yanımdaki iki kişiye:

«–Bu ikisinin hâli nedir?» dedim.

«–Hiç sorma, yürü hele!» dediler. Yürüdük. Çirkin bir adamın -gördüğünüz adamların en çirkini de diyebilirsiniz- yanına vardık. Adam, sürekli ateş yakıyor ve ateşin etrafında dolanıp duruyordu. Ben:

«–Bu adam kim?» dedim.

«–Yürü, yürü hele!» dediler. Yürüdük; içinde baharın bütün çiçeklerinin bulunduğu geniş ve yemyeşil bir bahçeye vardık. Bahçenin ortasında gayet uzun boylu bir adam vardı. O kadar ki, göğe uzanan başını nerede ise göremeyecektim. Adamın etrafında, hayatımda hiç görmediğim kadar çok çocuk bulunuyordu. Ben:

«–Bu adam ve bu çocuklar kimlerdir?» dedim.

«–Yürü, yürü hele!» dediler. Yürüdük, Gide gide büyük bir ağaçlığa vardık ki ben onun gibi güzel ve geniş bir ağaçlık görmüş değilim. Beni götürenler, «Gir oraya!» dediler. Birlikte girdik ve bir tuğlası altın bir tuğlası gümüşten örülmüş bir şehirle karşılaştık. Şehrin kapısına varıp açılmasını istedik. Kapı açıldı, içeri girdik. Bizi, vücutlarının yarısı bugüne kadar gördüklerinizin en güzeli, diğer tarafı da bugüne kadar gördüklerinizin en çirkini birtakım adamlar karşıladı. Yanımdaki iki kişi onlara:

«–Gidip şu nehre girin!» dediler. Bir de ne göreyim, suyu süt gibi, bembeyaz, enine doğru akan bir nehir. Adamlar gidip nehre girdiler sonra çıkıp yanımıza geldiler. Çirkinlikleri tamamen gitmiş, hepsi de son derece güzelleşmişti.

Beni götüren iki kişi:

«–Burası Adn Cenneti’dir, şurası da senin konağındır» dedi. Başımı kaldırıp baktım, bir de ne göreyim; beyaz buluta benzeyen bir köşk.

«–İşte burası senindir» dediler. Ben o iki kişiye:

«–Allah size büyük hayırlar ihsan etsin, bırakınız da oraya gireyim» dedim.

«–Hayır, şimdi değil! Sen oraya daha sonra gireceksin» dediler. Bunun üzerine ben:

«–Bu gece boyunca hayret verici şeyler gördüm. Gördüklerimin anlamı nedir?» dedim. Onlar:

«–Anlatalım» dediler:

«–İlk önce yanına vardığın kafası taşla ezilen adam var ya, o, Kur’ân’ı öğrendiği hâlde terk eden ve uyuyarak farz namazın (bilhassa sabah namazının) vaktini geçiren kimsedir.

Avurdu, burnu ve gözleri demir çengelle yarılan adam, evinden çıkıp etrafa yalanlar yayan kişidir.

(Diğer rivâyette şöyle buyrulur:

«O bir yalancı idi, dünyada devamlı yalan söylerdi. Onun yaydığı yalanlar âfâkı sarardı. İşte bu yalancı kıyâmet gününe kadar bu şekilde azâb görecektir.»)

Fırın içindeki çıplak erkek ve kadınlar, zina eden erkek ve kadınlardır.

Nehirde yüzüp yüzüp de taş yutan adam, faiz yiyen kişidir.

Yanındaki ateşi sürekli yakarak etrafında dolaşıp duran çirkin görünüşlü kişi, cehennem bekçisi Mâlik’tir.

Bahçedeki uzun boylu adam, Hz. İbrahim’dir. Etrafındaki çocuklar da İslâm fıtratı üzere ölen küçük yavrulardır.»”

Müslümanlardan biri:

“–Ey Allah’ın Resûlü! Müşrik çocukları da bunlara dâhil mi?” diye sordu. Resûlullah:

“–Müşriklerin çocukları da dâhildir” buyurdu ve devam etti:

“–Vücutlarının yarısı güzel, yarısı çirkin olan adamlara gelince bunlar, sâlih amellerin yanında kötü işler de yapan kimselerdir. (Ancak) Allah onları affetmiştir.” [1]

(Buhârî, Ta‘bîr, 48; Cenâiz, 93; Teheccüd, 12; Büyû’, 2; Cihâd, 4; Bed’ü’l-Halk, 6; Enbiyâ, 8; Tefsir, 9/15; Edeb, 69; Tirmizî, Rü’yâ, 10/2295)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ  مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ  وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ  وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ  وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Gul e’ûzu bi-Rabbi’l-felak.
2- Min şerri mâ halak.
3- Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
4- Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad.
5- Ve min şerri hâsidin izâ hased.

Meali :

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,
2- Yarattığı şeylerin şerrinden,
3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4- Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
5- Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).

(Sadakallahul Aziym Felak Suresi)

şeytan a dediler ki : gel sana tevbende vesile olalim, araci olalim, bu davandan vezgec, tövbe et dediler. o da ded iki : o nun cehennemin hatibi oldugunu  söyledi, ondan memnun oldugunu söyledi, o da kendince övülmüş makamda idi, o na göre övülmüş bir makamdi orasida yani, yine firavunda zamaninin firavunu hatta müntesiplerince tanri dencek kadar ileri derce bir makamda idi, ve bu gününümüzün zalim yönetici ve firavunu olmakda bir makam, amma iyilerden olma makami ile, kötülerden olma makami farkli. Dün (sadece zaman olarak mecazdir) yunanistana kacan fetocu komutanlarin izi bulunmuş, ve yunanistanda ki o yanan adadalarmiş, ve  ordaki bu fetoculari yakmak icin orayi kundaklayan bu T. askerleri, sucsuzlara acimayan bu firavun iyilerden olabilirmi Allah aşkina, onun canini yakacak olan fetocular yancak diye, binlerce börtü böcek, hayvan, kurt, kuş, agac, insan can verdi, kimin ugruna, buna baş kaldirdigini iddia ettikleri fetocu komutanlar yüzünden, ve böyle zalim firavun birisi övülmüş makamdamidir, yada zelil bir makadam (Erzel Reis hadisini unutmayin) olmasina ragmen, kendini en aziz sanan ahmakmidir, sigarisini yakmak icin, yumurtasini pişirmek icin, dünyayi ateşe veren neronlardami övülmüş makamdadir? siz söyleyin Allah aşkina. Fetocular zalimde, peki sen masum melekmisin, sen onlara zulmederek, zalimin taa kendisi degilde nesin,Atalar kan kan ile yikanmaz kanda su ile temizlenip yikanir demişler, ya sen (güya) onlarin zulumüne zulumle karşilik verince bir söyle iyi adam mi oldun be adam.

------oOo-------
Cennet Cehennem Kavramlarimiza Devam

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:

"Ekmeğe hürmet ediniz. Muhakkak o, yerin ve göğün bereketin- dendir. Sofradan düşen kırıntıyı kim yerse günâhları mağfiret olunur."

(Hadîs-i Şerîf, Feyzü'l-Kadîr)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bereket yemeğin ortasına iner, dolayısıyla siz yemeği ortasından değil, kenarlarından yiyin."

(Hadis-i Şerif , Ebu Davud)

zayif bir rivayette de ekmegin yüzünü yiyip alt kismini birakanin, ahirette yüzünün o ekmek gibi yolunup alincagi rivayeti vardir. veya yemegin  iyi yerini yiyip diger yerlerini başkalarina birakmak, karpuzun göbegini cekirdeksiz yerini yiyip, diger yerlerini digerlerine birakmak ahlaki gibi ahlaklarin cezasi olarak, bizim tezimiz ve yorumumuz ve tasvirimiz olarak Allahu ealem (Allah daha iyisini bilir de) böylelerinin cezasida, işde yüzü sivilceli, olup yüzündeki sivilceleri yolup yüzünü indirmekde olan insan olma cezasidir, yani artik bazi cezalar yarina kalmiyor, bu gün böyle davranirsan, iki hafta sonra sivilce cikar yüzünde ve yüzünü yersin yani, ve Allah, mehdi vaktinden bunlara da tenazül edilmemesi icin, karpuzun da cekirdeksizini icad ettirdi de cekirdeksiz karpuz cikdi artik, herkese eşit, artik dograninca göbegini yiyecen kavgasi yok artik o nun vaktinde (Mehdi Vaktinde), artik karpuzun heryeri göbek gibi cekirdeksiz zahmetsiz.

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Temizlik imandandır."

( Hadis-i Şerif , Müslim, taharet 1; Darimi, Vudu 2; Müsned, 5/342,344; Acluni, Keşfu'l-Hafa, 291)

Cagimizdaki yaygin hale gelen Helikobakteri Hastaligi ve Tedavisi

Ve bu gün cima adetleri (alişkanliklari) degişti ve Oral seks adet halini aldi. Peki bu devirde cikan bir ahlakmi bu? yoksa yillardir olan bir adet ve ahlak mi?
Oral seks bir kişinin cinsel organlarıyla diğer kişinin ağzı arasındaki temasla olan ilişkidir. Ağzın ve cinsel organların hassas erojen bölgeler olması ve birbirlerine verdikleri uyarının ve zevkin yoğun olması, bu ilişkiyi daha mucivevi yapiyor, bu tür buluşmayı birleşmeyi kaçınılmaz yapmaktadır ve böylce iki taraftaa daha cabuk ve daha zevkli doyuma ulaşmaktadir.
Ancak bunun yan tesiri olan bir hastalik ve mikrop yaratmiş ki Allah, bundada aşiri gidilmeye diye bir hastalik mahafizi koymuş ve nedir o? helikopbakter diye bir bakteri, tükrük yolu ile yutularak mide ve yemek borusu yoluna ve barsaklara dahil olmakda, orda mide üslerinin ve mide yanmasinin ve gastridin sebebi olmakda, halbuki o bakteri cinsel organlari korumakla görevli iyi bir bakteri, ama görev alani degişince zararli hale geliyor, ve öyle olunca bu da mide yanmasi şeklinde bir hastaliga yol aciyor, ve bu oral sex te temiz olmak lazimdir, her ne kadar agiz kutsal bir yer sayilsada! dün kagit ta kutsal idi, onun bugün kü gibi afedesiniz  onunla kicini sildigni görse ashab seni kilicla dograrlar, cünkü ayet hadis yazcak kagit yokken, ona taharet bezi muamelesi yapani görseler elbet keserler öldürürler, bu gün ise, en yumuşak tuvalet kagidi yapmakta  firmalar yariş yapar oldu, birak ki bu sebebden insan kesmeyi öldürmeyi. evet agiz kutsal, ordan kuran kelam ediliyor yemek yeniyor amma işde Allah cok şeyi multi funktion halinde halketmiştir, Allah bunu bugün bildirdi de insanlar bildi, şeytan dahi ilham etmiş olsa bile, ademi cennetten attiran şeytanin yapacaginida biliyordu Allah. bu sürecin başlamasi gerekiyordu diye iman eden birisi, bu oral sex ide Allah biliyordu demesi lazim gelir, eskiden bunu bilen yokmu idi, yada muhammed ne bildide buna karşi tedavi metodu üretti, işde islami usul ile helikobakteriyi derhal yok eden bir tedavi yöntemi, patenti bize (bana karoglan hocaya ait) henüz patenti almadik ama allah katinda muhammedin bu yöntemini buna uygulayip bilebilen tek kimse olarak patent bana aittir, izinsiz alandan hakkimi dava ederim hak katinda. alin kullanin ama benlige gecirmeyin lütfen.
temiz olunursa, bu bakterinin yutulup görev alanin degişmesine sebeb olmazsiniz, amma işde o bölgeleri yikamadan yapilan bu oral sex ile işde o cinsel bölgede görevli bakterileri yutmuş olursunuz, ve  yine tükrügünü kullanarak yapilan mastürbasyondanda agiza temas ettiginden yine bu hastalik ortaya cikar, cünkü muhamed vaktinde bu sebebden bu hastalik vardi, bu bakteri vardi, ve bu hastaligi muhammed bildi ve ona tedavisi ögretildi.


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Yemeğe tuzla başlamak ve bitirmek 70 hastalığa şifadır.

( Hadis-i Şerif ,R.Nasıhin)

işte helikobakteri hastaligina tutulmuş bir mümin, önce elini yikayacak, ve daha önce yaklaşik bir saat öncesine kadar birşey yememiş olcak, veya yani ac karnina sofraya oturcak, ve bir miktar tuz ile yemege başlayacak ve bir miktar mesela yarim dilim ekmek, bir dilim peynir yedikten sonrda bir miktarda su icip, sonundada midenin ve barsaklarin üstüne, yine yemegi tuz ile bitirip, üstüne tuz serperek, o bakterilerin tuz ile yok edilmesini saglayacak (ama dikat bu bakterilerin tamamen yok edilmesi ise tehlikeli onlar cinsel organlarda normal görevlerini yaparlar, cinsel organlari dişden gelcek mikroplara karşi korurlar, sadece görev alanlari degiştigi icin zararli hale gelirler  yani onlarin tamami yok edilmez, sadece görev alani digişenler mide ve yemek borusu yolunda olanlari ithaf  etmek gerekir sadece) ve öyle mükellef bir sofra ile yemek  yemek degil, acil tedavi icin, bir miktar yiyip bu tuz uygulamasini yapan kimse Allahin izni ile ikinci vakte kadar bu hastalikdan ve bakterilerden kurtulur inşallah, ve kurtulan her mümimin, mehdiye ve muhammede salavat getirip, bize bir duada bulunursa memnun oluruz inşallah.

Ve dün muhammed vakti, Hz. Fatima el degirmeninde bugday ügütüp un yapip da ekmek yaparken, bu gün biz gidip bakkaladan marketten bir paket yada hatta bir cuval hazir ögütülmüş un alabiliyoruz, bu cennet degilde ne, bre ahmak. yine dün terayagi yapmak icin, ya ayrani, yada sütü cirpa, cirpa, alincak yag icin, saatlerce yayikda ayran cirpmak, el ile ayran cirpmak gerekirken, bugün mikser diye aletler icad oldu ve yapildi, ve al ayrani, kat icine, ve hic yorulmadan beş dakika cirp, al sana saf halis tereyag, yada schlagobersi cirp, al sana tereyag, yani öyle saatlerce cirpmaya gerek yok, yine muzu sütün icine kat, ve beş dakika bile degil, iki dakika cirp, muzlu süt oldu, yine makarna dokuz dakikda hazir deniyor, degmenler modern yarim satte cuvallarca un ögüten degmenler var, yani öyle olunca dünkü eski toprak yorulmayan insanlr yerine, yeni cocuklar işde böyle, iki dakiklaik muzlu süt cirpmasi gibi, iki dakikda oral sex ile yogrulan sexten olan cocuklar vakti, o kadar elli saat yogurmadan doyuma ulaşiyor ve doyuma ulaşan bir ciftinde cocugu olunca işde cabuk yogrulmuş insanlar, yani işde oral sexde bu devrin hallerinden bir hali ,elli saat dabay dabaya ihtiyaca yok  iki dakika da oral sex işi bitiriyor, yani muzlu süt kardeşim, muzlu süt miksere koy, elli saate gerek yok  fatma gibi bir ekmek yapmak icin saatlerce ugraşmaya gerek yok artik bak makarna dokuz dakika artik hizli insanlar ve hizli üretim ve hizli cocuklar bebeler vaktindeyiz, herşey hizli,  modern cagdayizn yani yasak ne? haram ne bakda ögren. dün öyle iki saatte yayikda yag yapinca, o insanlar iki saat yogruluyordu, yorulmayan anne babalar dedelirimiz meydana geldi, onu yiyen ninemiz dedemizden de o yyorulmayan cocuklar meyda geldi amma bu gün mikserde muzlu süt cirpan biri ise, iki dakikalik insanlariz artik, yani öyle dokuz saatlik dünya gezisi degil artiik, iki dakikada beş dakika fest food vakti işde, yemegi oturupda yemeye bile vakti yok insanlarin, yine cocuklar bu artik. ve cildi gaymak gibi cocukmu yapacak olan, alcak kaymagi yani schalagobersi iki dakika mikserde cirpip yiyecek, ama işde iki dakikalik kaymakdan olcak cocukda öyle saatlerce tepinmekle olmayacak artik işde anla artik, yada saatlerce alcan eline yayik aletini yorulasiya ayran cirpacan, eski toprak bir adem cikaracan meydana, ameliniz meyvaniz olcak ey insanoglu.
Bunlara inanmadinizmi, bak herşeyin cennetindeyiz bizler, dün kagit yokdu yazcak dedik, ve kagit olmayinca hafizlara ihtiyac vardi, ve hafizlik yani kurani ezberlemek, hadisleri ezberlemek işi. Hafizlik öyle iki saatlik bir amel degil, yillar süren bir amel, ve muhammed den sonraki, kurani  ve hadisleri hifz görevini üstlenen bütün Allah askerlerine coookca teşekkür ediyorum, bu dini bize kadar ulaştirdilar, ama onlar zahmetini cekdi biz şimdi cennetindeyiz, nasilmi? bu gün bilim adamlari bilgisayari buldu, ve bilgisayara takilan festplate, yada cd ler, dvd ler ve SD kartlar buldu, ve bir externe festplatte diyor mesela 3000GB  alani var , ve bütün sahihi buhariyi icine koy, yine bütün kurani koy, hem seslisini koy, hem yazilisini hem videolusnu koy, bütün tefsirleri koy, meallari koy, yine o hafizdan bu karidan kuran okuyan mp3leri koy hepsini alir icine, ve yani artik öyle yedi sene zahmet cekerek hafiz olcak hafizlara hifzedeneelre  de  gerek kalmadi, bir hafiza karti bunlarin tümünün görevini görüyor. eee cennet degilde ne bu, ahmak görmüynumu bunlari. peki bunlari bir müslümanmi yapti? hayir, o senin gavur sandiklarinmi yapti yoksa! iyilige teşekkür etmeyi bilmeyen ahmak, Allaha şükretmesinide bilmez dedi muhammed. öyleyse hepimiz kardeşiz, insansiniz, adem evladiyiz, nedir bu kavga, gel mahsun söyle bize, kürt cingen, almanm ingiliz amerikan, hepimiz kardeşiz, bak kedi ile köpek bile dost oldu, artik yilan ile ayni yatakda yatabilen insanlar  da var bu devirde,  hayvanlarin vahşileri bile bildi vaktin onun vakti oldugunu, mehdi vakti oldugunu, sözden insandan anlar oldular,  ve dostluk bilenlerler hali  aldi

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve izâl vuhûşu huşirat.

Meali :

ve vahşi hayvanlar bile yeninde haşroldugu zaman.

(Sadakallahul Aziym TEKVÎR Suresi 5. ayet)

Dünyada ceşitli yerlerde  Evcil Hayvan Mezarlığı yapilmaya başladi artik, insanlar gibi hayvanlarda haşrolacakmiş, onlara  da ölümsüzlük ve cennet var artik, haşrolcaklar demek, yeniden beden bulcaklar demekdir.

Bu zamanimiz cenet degilde ne? amma siz haala ahmaklik ederseniz, artik son noktayi Rab oraya koyacakdir, bu nimetlerin degerini bilmezseniz, adem ile havvanin elinden cennetin alindigi gibi, sizin elinizden de bu cennet vakti (Mehdi Vakti Altin Çağ) aliniverir, kiymetini bilin artik.

Dehr Allahdir, zaman da Allahdir veya Allah tandir, öyleyse zamanin kiymetini ve degerini biliniz, zamandan geri kalmayiniz, eski kafali olmayin ey askerim, وَالْعَصْرِ  asr suresinde asra yemin budur, zamana yemin eden Allah, zamanin ve bulundugunuz zamanin kiymetini bilin diyor, cünkü onda o zamandan  daha ileri gidip  kurtluşa erecek olanlar sabredenler ve birde iman edip salih amel işleyenlerdir buyuruyor Rabbimiz. yani öyle olunca, adam bak fest platte keşfetti dijital hafizlar, ve bak salih amel bu işte. yine bilgisayar buldu salih amel gecerli ve kalici ve faydali amel, yine televizyon buldu, salih amel, gecerli amel, yine youtube, facebok,.. buldu gecerli ameller, salih amel, günümüzde zamanimizdaki makbul gecerli ameller. salih amel işde zamaninda gecerli akce gibi, gecerli amel demek, mesela dün transistörlü televizyon, bu gün gecer akce yada salih degil artik, o gecerliligini kaybetti, ama bugüna işik tutugu icin ise salih amel, yapan adam kutsal ve cennetlik adam, televizyonu bulan adamin isminde binler adam vardir bugün yani oda cennetimizde artik, bu ilimin bulunmasinda faydali oldugu icin borcu ödenmez bir ameldir, bulana borcu ödenmez bir salih ameldir, ve onun yasalarini geliştirerek ancak daha ilerir gidebiliriz bu amel hususunda.

Öyle olunca; ey Mehdi askeri! Rabbim sizlere zamaninin kiymetini bilip, salih amelleri işleyecek akil ve idrak versin inşallah, bizlerde dahil, sevenlerimiz, sevdiklerimiz ve ehli beytimizde dahil.

DipNotlar :

[1] islamveihsan com buyuk-gunahlarla-ilgili-ayet-ve-hadisler

--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '


وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 29 Temmuz 2018 Pazar

Original Kar © glan

Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)