09-08-2019, 04:47 PM
Brahmanizm ve budizm hakkında bilgi verir misiniz?
Gerçekte Brahmanlar tek Tanrı’ya inanmakla birlikte O’nun yarattıklarını da Tanrı’nın birtakım tezahürleri olarak görerek onlara da tapmaktadırlar. Bu nedenle Brahmanizm çok tanrılı bir din olarak kabul edilmektedir. Hintliler, Tanrı’nın tarihin her devresinde farklı farklı şahsiyetlere bürünerek kendisini insanlara gösterdiğine inanırlar. Bu hulûl (avatara=enkarnasyon) anlayışı, hem Tanrı’nın bedenleşmesi hem de binlerce ilâhın mevcudiyeti inancına yol açmıştır.
Diğer taraftan bu dinde mevcut olan kast sistemi, dinin evrensel gereği olan eşitlik ve kardeşlik unsurlarıyla da çelişmektedir ve bu din, kapalı bir din hüviyetindedir. Dışarıdan biri bu dine giremez ve ona mensup olanlar da ebedî bir tenâsüh hali içindedirler. Brahmanizm’de de “ileride gelecek, beklenen kimse” inancı vardır.
Budizm, aslî hüviyetini kaybedip çok tanrıcılığa sapan Brahmanizm’deki puta tapma inancını reddedip ona karşı çıkmaktan doğmuş bir dindir. Ancak ana din olan Brahmanizm’den alınan birçok esası taşımaktadır. Bir bakıma Brahmanizm’deki putların kırılması yolunda bir reform niteliği taşır. Ancak putlara karşı olan Buda’nın getirdiği din, kendisinden sonra Buda heykellerine tapma şeklinde putperest bir karaktere bürünmüştür. Buda, hayatın tabii olaylarını bir ıstırap olarak görüyor ve bundan kurtuluşu bütün arzu ve ihtiraslardan uzaklaşmaya bağlıyordu. Bu da onları aşırı riyâzet, nefse ezâ ve hatta dünya hayatının tamamen terk edilmesi gibi aşırılıklara sevk ediyordu. Budizm’de de ileride gelecek bir kurtarıcı (Maitreya veya Metteya) müjde ve beklentisi vardır.
Gerçekte Brahmanlar tek Tanrı’ya inanmakla birlikte O’nun yarattıklarını da Tanrı’nın birtakım tezahürleri olarak görerek onlara da tapmaktadırlar. Bu nedenle Brahmanizm çok tanrılı bir din olarak kabul edilmektedir. Hintliler, Tanrı’nın tarihin her devresinde farklı farklı şahsiyetlere bürünerek kendisini insanlara gösterdiğine inanırlar. Bu hulûl (avatara=enkarnasyon) anlayışı, hem Tanrı’nın bedenleşmesi hem de binlerce ilâhın mevcudiyeti inancına yol açmıştır.
Diğer taraftan bu dinde mevcut olan kast sistemi, dinin evrensel gereği olan eşitlik ve kardeşlik unsurlarıyla da çelişmektedir ve bu din, kapalı bir din hüviyetindedir. Dışarıdan biri bu dine giremez ve ona mensup olanlar da ebedî bir tenâsüh hali içindedirler. Brahmanizm’de de “ileride gelecek, beklenen kimse” inancı vardır.
Budizm, aslî hüviyetini kaybedip çok tanrıcılığa sapan Brahmanizm’deki puta tapma inancını reddedip ona karşı çıkmaktan doğmuş bir dindir. Ancak ana din olan Brahmanizm’den alınan birçok esası taşımaktadır. Bir bakıma Brahmanizm’deki putların kırılması yolunda bir reform niteliği taşır. Ancak putlara karşı olan Buda’nın getirdiği din, kendisinden sonra Buda heykellerine tapma şeklinde putperest bir karaktere bürünmüştür. Buda, hayatın tabii olaylarını bir ıstırap olarak görüyor ve bundan kurtuluşu bütün arzu ve ihtiraslardan uzaklaşmaya bağlıyordu. Bu da onları aşırı riyâzet, nefse ezâ ve hatta dünya hayatının tamamen terk edilmesi gibi aşırılıklara sevk ediyordu. Budizm’de de ileride gelecek bir kurtarıcı (Maitreya veya Metteya) müjde ve beklentisi vardır.