05-28-2020, 05:54 PM
İmâmı Nevevî´nin Hayâtı Ve Eserleri (H.631-676)
Nesebi:
O, İmam El-Hafız, Şeyhu´l-İslâm Muhyiddin Ebû Zekeriy-ya, Yahya b. Şeref b. Murrî b. Hasan b. Hüseyin b. Muhamrned b. Ce-maa b. Hizam El-Nevevî´dir. Neva köyüne nisbet edilir. Neva, Suriye´de Havran köylerinden bir köydür. Sonra Dimaşk´lıdır. Şafiî´dir. Zamanının büyük fıkıh âlimlerindendir ve Mezheb -şeyhidir.
Doğumu ve Büyümesi: Nevevî, (Yüce Allah ona rahmet etsin) hicretin 631 yılında muharrem ayı içinde Neva köyünde salih ana-babadan dünyaya geldi. On yaşına geldiği zaman buradaki âlimlerden Kur´am ezberlemeye ve Fıkıh okumaya başladı. Bu köye uğrayan Şeyh Yasin b. Yusuf El-Merakeşi gördü ki, çocuklar onu oyun oynamaya zorluyor, O kaçıyor ve çocukların zorlamasından ağlıyarak Kur´an okuyor. Hemen çocuğun babasına giderek çocuğu ilme adamasını öğütledi. Çocuğun babası da, Şeyh Yasin´in bu öğütünü kabul etti. Hicri 649 yılında Şam´daki Hadis Medresesinde ilmini tamamlamak için babası ile Şam´a gitti. Emevî. Mescidinin doğusunda bulunan Revaniye medresesine yerleşti. 651 yılında da babası ile hacca gitti. Sonra Şam´a döndü.
İlmî Hayatı:
Nevevî Şam´a gittikten sonra ilmî hayatında şu üç şeyde kendisini gösterdi:
1- Çocukluğunda ve gençliğinde ilim elde etmek için gayret edip çalışması: Her ilmi kendi kaynağından aldı ve ilimden aldığı lezzeti, başka bir şeyden tadmadı. Kıraat ilminde ve Kur´am ezberlemede çok gayretli idi. "Tenbih" kitabım dört buçuk ayda ezberledi. Yılın geri kalan kısmında da "El-Mühezzeb" kitabından ibâdetlerin dörtte birini ezberledi. Kısa bir zaman içinde hocası Ebu İbrahim İshak b. Ahmed El-Mağribi´in sevgi ve takdirlerini kazanmış olduğundan hocası onu, ders arkadaşları arasında asistan yaptı. Sonra "Dâr-i Hadisi´Î-Eşrefiye" medresesi ile başka medreselerde ders okuttu.
2- İlmî ve Kültürünün genişliği: Çalışmalarıyla ilmin derinliğine ulaşmayı ve çeşitli kültürleri bir araya getirmeyi başardı. Talebesi Alâüddin b. El-Attar onun ilim yolundaki çalışmasını şöyle anlatır: O hergün hocalarından şerh ve tashih olmak üzere On iki ders okurdu. İki ders "Va-sıt"dan, üç ders "Eî-Mühezzeb" den, bir ders "El-Cem´u Beynessahiheyn" kitabından, beşinci ders olarak da "Sahihi Müslim"den bir ders İbni Cin-nî´nin nahiv üzerindeki "El-Lema"ından, bir ders lügat üzerinde îbni Sek-kit´in "Islahu´l-Mantık" kitabından, bir ders Sarf dan, bir ders UsûIü´I-Fıkh´dan, bazan Ebu İshak´ın "El-Lema"ından bazan Fahri Razi´nin "EI-Müntahab"ından, bir ders "Esmâü´r-Ricar´dan, bir ders de "Usûlü´d-Din"den okurdu. Bütün bu derslerle ilgili zor meseleleri, Iügatları ve açıklamaları yazardı.
3- Bol eser verişi: Eser yazmaya önem verdi. Hicretin 660 yılında eser yazmaya başladı. O zaman otuz yaşında idi. Allah onun vaktine bereket vermiş ve ona yardım etmişti. Bütün düşünce gücünü dehşetli ve büyük kitablar üzerinde kullanıp harcadı. Yazılarında kolay ifade yolunu seçti. Delilleri parlak, fikirleri açık, fıkıh âlimlerinin fikirlerine karşı insaflı bir tutum üzere idi. Zamanımıza kadar her müslüman onun eserlerine özen göstererek onlardan faydalanmıştır. Diğer ülkelerde de eserlerinden faydalanılmaktadır.
Üsnevî, onun verimi ve eserlerinin çokluğu üzerinde güzel bir yorum yaparak şöyle der: "Şeyh Muhyiddin (Allah ona rahmet etsin), fikir ehliyetine ve ilmin özünü kavrama haline erişince, en hayırlı işi yapmayı uygun gördü. Böylece elde ettiği ve üzerinde durduğu ilimleri isteyen kimseler için yararlanılacak eser haline koyduda, yazdığı kitabı tahsil, tahsilini de kitab haline getirdi. Bu çok doğru bir gaye ve çok güzel bir maksaddır. Eğer böyle yapmasaydı başardığı işleri yapma imkânına sahib olamazdı."
Önemli Kitabları:
Şerhu Sahih-i Müslim, El-Mecnıu´, Şerhu´I-Mühezzeb, Riyazu´s-Salihin, Tezhibu´1-Esma ve´1-Lügat, Eî-Ravze, Ravzetü´t-Talibine ve Umdetü´l-Müftîn, Fıkıh konusunda "El-Minhac", El-Erbainü´n-Neveviye, Et-Tibyan Fi Âdabı Hameleti´I-Kur´an, El-Ezkâr, "Hilyetü´l-Ebrar ve Şiaru´I-Ahyar fi Telhısi´d-Deavati ve´1-Ezkâri´I-Müstahabbeti fi´I-Leyli ve´n-Nehar" ve hac menasiki üzerine "El-İzah".
Hocaları
Fikıhda Hocaları:
1- Abdurrahman b. İbrahim b. Ziyau´l-Fezarî Tacü´d-Din. Ferkâh diye meşhurdur. Hicretin 690 yılında vefat etmiştir.
2- İshak b. Ahmed El-Mağribî. El-Kemal Ebû İbrahim. Revahiye Medresesi hadis hocası. Hicretin 650 yılında vefat etti.
3- Abdurrahman b. Nuh b. Muhammed b. İbrahim b. Musa El-Makdisî sonra Şam´h. Şam müftüsü Ebu Muhammed. 624 H.yılında vefat etti.
4- Sellar b. El-Hasen El-İrbilî, sonra Haleb´li, sonra Şam´h. Asrın da şafi´i Mezhebinin İmamı. H. 670 yılında vefat etti.
Hadis İlminde Hocaları:
1- İbrahim b. İsa el-Muradî el-Endülüsî, sonra Mısırlı sonra Şamlı, el-İmam el-Hâfız. H. 668 yılında vefat etti.
2- Halid b. Yusuf b. Sa´d El-Nablusi, Ebu´1-Beka Zeynu´d-Din El-İmamu´l-Müfid El-Muhaddisu´I-Hafız. H. 663 yılında vefat etti.
3- Abdülaziz b. Muhammed b. Abdülmuhsin El-Ensari, El-Hamevî, El-Şafî, Şayhu´ş-Şuhuh. H. 662 yılında vefat etti.
4- Abdurrahman b. Ebu Ömer Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme EI-Makdisî Ebu´l-Ferec. Asrının hadis imamlarından. H. 682 yılında vefat etti.
5- Abdülkerim b. Abdüssamed b. Muhammed El-Haristanî, Ebu´l-Fedail İmadüddin, Kadı´l-Kuzat ve Şam hatibi. H. 662 yılında vefat etti.
6- İsmail b. Ebu İshak İbrahim b. Ebu´1-Yüsr El-Tenuhî, Ebu Muhammed Takıyyüddin, hadis âlimlerinin büyüğü ve dayanağı. H. 672 yılında vefat etti.
7- Abdurrahman b. Salim b. Yahya El-Enbarî. Sonra Şamlı ve Hanbe-Iî El-Müfti Cemalüddin. H. 661 yılında vefat etti.
Diğer hocaları: El-Rıza b. El-Bürhan, Zeynüddin Ebu´I-Abbas b.Ab-düddaim El-Makdisî, Cemaleddin Ebu Zekeriyya Yahya b. Ebu´I-Feth El-Sayrafî El-Harranî, Ebu´1-Fadl Muhammed b. Muhammed El-Bekrî El-Hafız, Eî-Ziya b. Temmam El-Hanefî, Şemsüddin b. Ebu Amr ve bu asırdaki başka âlimler.
Usul ilmine gelince: Bunu bir çok alimlerden okudu. Onların en ünlüsü Ömer b. Bendar b. Ömer b. Ali b. Muhammed El-Tiflisî El-Şafiî, Ebu´I-Feth. H. 672 yılında vefat etti.
Nahiv ve Lügat ilmini şunlardan okudu:
Şeyh Ahmed b. Salim El-Mısrî El-Nahvî EI-Lügavî, Ebu´l-Abbas. H. 664 yılında vefat etti.
El-Fahru´1-Malikî ve El-Şeyh Ahmed b. Salim El-Mısrî.
Dinlediği Eserler:
Neşe´inin sünenini, İmam Malik´in Muvatta´mı, Şafi´inin Müsned´ini, Ahmeb İbni Hanbel´in Müsned´ini, Darimî´yi, İsfiranî´yi, Ebu Ya´lâ El-Musıllî´yi, Süneni İbni Mâce´yi, Dârekutnî´yi, Beyhakî´yi, Bagavî´nin Şerhu´s-Sünne´sini, yine onun tefsirden Mealimu´t-Tenzirini, Zübeyr İbni Bekkâr´m Kitabu´l-Ensab´ım, El-Htabu´1-Nebatiye´yi, Risaletü´l-Kuşeyriye´yi, İbni Sünni´nin Amelü´l-Yevmi ve´I-Leyleti kitabını, Hatib Bağdadî´nin Adabu´s-Sami´ ve´r-Ravi kitabını ve bunlardan başka çok risaleleri talebelerinden dinledi.
Talebeleri:
Rendesinden ilim alan kimselerden bir kısmı şunlardır: Alâuddin b. At-tar, Şemsuddin b. El-Nakıb, Şemsuddin b. Ca´van, Şemsuddin b. Kam-, mah, Hafız Cemalüddin EI-Müzzi, Kadı´l-Kuzat Bedruddin b. Cemaa, Re-, şidüddin El Hanefi, Ebu´l-Abbas Ahmed b. Ferhu´I-Işbili ve çok kimseler...
Ahlakı Ve Özellikleri:
Hal tercemesi yazarlarının hepsi şu görüş birliğine varmışlardır: Zühd yönü ile Nevevî başta gelen bir alimdi, takvada öncü idi. Hakimlere öğüt vermek, iyiliği emredip kötülüklerden alıkoymakta eşi yoktu.
Nevevî´nin hayatından özellikle bu zühd yaşayışı üzerinde bu kısa yazımızla durmayı hoş buluyoruz:
Zühd Yönü:
İmam Nevevî, Yemek, elbise ve evlenme isteklerinden uzak kaldı. Bütün bunlara karşı, ilim lezzetini yeterli buldu. Bakıldığı zaman görülür ki, O basit bir mekândan Şam gibi nimet ve bereketleri çok olan bir yere göç etti. O zamanda da gençliğin olgunluk çağındaydı. Bununla beraber şehevî arzularından ve lezzetlerinden yüz çevirmiş, yaşam sıkıntısı ve darlığını kabullenmişti.
Vera´ Yönü:
Onun hayatında, kuvvetli bir vera´a delâlet eden pek çok örnekler vardır. Onlardan bir kısmı: Şam bölgesinin meyvalarından
yemezdi. Bunun sebebi kendisine sorulduğu zaman derdi ki, Şam´ın vakıf yerleri çoktur. Mülkler de şer´an hacir altında bulunanlarındır. Bu gibi yerlerden faydalanmak caiz değildir, ancak ekinleri sulamak ve toplayıp biçmek gibi hizmetler karşılığında ihtiyaç miktarı onlardan faydalanılabilir. Burada da alimler arasında ihtilâf vardır. Bunlardan faydalan-mavi caiz gören, üzerine hacir konulan kimsenin ve yetimin yararına olan hizmetin bulunmasını şart koşmuştur. İnsanlar ise mülk sahibinin ürünlerinin ancak binde birini korumaktadırlar. Benim nefsim bunu nasıl hoş görür
Nevevî, Revahiye Medresesindeoturmayı diğer medreseler üzerine tercih etti. Çünkü o medrese, tüccarlardan birinin binası idi.
Hadis Medresesinde hocalara büyük bir ikramiye verilirdi. Ondan bir kuruş bile almamıştır. O parayı Medrese Amirinin yanında toplar, sonra bir yıllık ikramiyesi birikince, o para ile bir mülk satmalıp onu Hadis medresesine vakfederdi; yahut o para ile kitaplar satın alarak onları hadis medresesinin kütübhanesine vakfederdi. Böylece o paralarla başka bir şey almazdı. Bir ihyitacı olmadıkça va adamın din inancı hakkında kesin bir bilgisi olmadıkça, hiç kimseden bir hediye veya bağış kabul etmezdi. Ancak ana-babasından ve akrabalarından yardımı kabul ederdi. Annesi ona giymesi için gömlek ve benzeri elbiseler gönderirdi. Babası da ona yiyecek gönderirdi. Şam´da Revahiye Medresesinde konukladığı odasında uyur ve bundan başka bir şey istemezdi.
Ölümü:
Hicretin 676 yılında, Evkaf´dan emanet olarak almış olduğu kitabları geri verdikten sonra Neva köyüne döndü. Hocalarının mezarlarını ziyaret etti. Onlar için duâ etti ve ağladı. Hayatta olan dostlarını da ziyaret ederek onlarla vedalaştı. Babasını ziyaret ettikten sonra, Beytül-Makdisî ve Halil İbrahim´in makamını ziyaret etti. Sonra Neva köyüne döndü ve orada hastalandı. Receb ayının yirmi dördünde vefat etti. Ölüm haberi Şam´da ve çevresinde yayılınca, oralar ağlamakla inledi. Öİümüa-den dolayı müslümanlar son derece üzüldüler. Kadı´l-Kuzat İzzuddin Mu-hammed b. Eî-Saiğ ve arkadaşlarından bir cemaat onun kabri üzerinde namaz kılmak için Nevâ´ya gittiler. Onun arkasından çok kimseler mersiye okudu. Muhammed b. Ahmed b. Ömer El-Hanefi El-İrbilî, mersiye okuyanlardan biridir. Otuz üç beyte varan kasidesinden şu beyitleri ben seçtim:
Musîbet ağır geldi,.olay büyük kitleye yayıldı
Senin uzun yaşamını istemek ölümle yıkıldı
Ölüme yakınlık kazandıktan sonra yalnızlığa çekildin
Senin yokluğun hem geceyi, hem de gündüzü üzmüştür
Sen din için aydınlanılan bir nur kaynağı idin
Söz ve amel senin nurundan kaynaklanıyordu
Bu dünyadan ve süslerinden uzak kaldın
Öyle bir azim ve kudretle ki, dillere destan oldun
Dünyayı küçümseyip zevklenmeyerek ondan yüz çevirdin
Gerçek şu ki, ahiretin için çalışıp onunla zevklendin.
İşte müslümanların ilim sancaklarından bir sancak böyle durulmuş oldu. Bu da, ilim yolunda cihad yaptıktan ve müslümanlara büyük ilim hazineleri bıraktıktan sonra olmuştur. İslâm alemi onun hayır ve bereketini anmaya devam edecektir. Daima müslümanlar Yüce Allah´dan onu rahmet ve rızasına gark etmesini dileyeceklerdir.
Allah İmam Nevevî´ye bol bol rahmet etsin ve onu Allah kendilerine ihsan buyurduğu peygamberlerle, sıddıklarla, şehidleıie ve salih kimselerle hasretsin. Bunlar ne güzel arkadaşlar!... Allah bizi peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in sancağı altında onunla bir arada toplasın.